11 / Vasiyetname

265 38 4
                                    

Bölüm şarkısı ;Adele - Skyfall

°

Duyduklarını etkisiyle anında ayağa kalktım. İleri geri tökezleyerek yürüyordum. "Sevgi teyze sen ne dediğinin farkında mısın? Böyle bir sorumluluğu benim omuzlarıma nasıl yükler. Ben inanamıyorum böyle bir şey yaptığına. Bizden böyle bir şeyi nasıl giz-. " başım birden dönmeye başlayınca kolumu tutunmak ister gibi açtım.

Bir elimle başımı tutarken diğer elimle duvardan destek aldım. Anında Deniz yanıma geldi ve kolumdan tutarak koltuğa oturttu. Elleri hala ellerimdeyken Deniz benim yerime konuşmaya başladı. "Sevgi teyze başka bir yolu yok mu biz nasıl altından kalkarız böyle bir şeyin? Siz bu dediklerinize inanabiliyor musunuz?"

Kendimi toparladığımda kafamı kaldırıp sevgi teyzenin konuşmasını dinlemeye başladım. "Deniz evladım, bende 2 ay önce öğrendim. Ki Ali bey hasta olmasaymış bana da söylemeyecekmiş. Bana öyle demişti." Lafını sinirle böldüm. "İyi de ben tıp okumuş olsam bile yönetim işlerini hiç bilmiyorum böyle bir şey konuşulmadan birinin omuzlarına nasıl yüklenir Allah aşkına. Hem ben kpss ye girdim. Ben sırf çocuklarla yakın olmak için doktor olmadım. Öğretmen olmak istedim. Zaten babamın yönlendirmesiyle okumuştum. Bir de onun yönlendirmesiyle mi çalışacaktım."

Sevgi teyze ayağa kalktı ve yanıma gelip oturdu. "Ben ne söylersem söyleyeyim bu bazı şeyleri değiştirebilir mi? Üzgünüm kızım. En iyisi sen kendi kararların doğrultusunda ilerle..." Bana sarıldı ve kafası arkadayken konuşmaya devam etti. "Baban pankreas kanserinin son evresine geldiğinde hasta olduğunu öğrendi ve bana bunu söyledi. Bu arada öleceği gün için önceden hazırlık yapmış ne olduğunu bana söylemedi. Sadece dedi ki o gün gelen avukatları dinlesin."

Olanlara inanamazken gözyaşlarımı sildim. "Nasıl yani bugün avukat mı gelicekmiş?" geriye çekildi ve o da gözlerini sildi. Hiçbir şey demeden kafasını salladı. "Siz şimdi biraz terasta hava alın, bugün iş adamları gelme olasılığı var bende hızlıca burayı toparlayalım. Cenaze işini de hallederiz."

Hiçbir şey söylemeden ayağa kalktım. Deniz ellerini belime dolayarak yanımda terasa geldi. Ben dümdüz, esen rüzgarın saçlarımı dağıtmasını umursamadan karşıma bakıyordum. İnsanlar sağa sola doğru koşuşturuyorlardı. Evet herkesin bir hayat telaşesi vardı. Benimde var, hatta çok zor bir telaş bu. Kapkaranlık, kasvetli bir korkulu telaş bu. Ama insan bu telaşın içerisinde kendini ailesini kaybetmiyor muydu?

"O değilde dallasa döndü hayatım anasını satayım şuna bak." ben ellerimi kendime dolarken o da geldi arkamda beklemeye başladı. "Senin gibi bir kadın bunun mu üstesinden gelemeyecek. Sikmişim gerisini hallederiz yeter ki sen ağlama." Ben Deniz'in dediklerini bile dinlemeden dalgın dalgın düşüncelerimin içinde boğulurken ne kadar olduğunu bilmediğim bir zaman dilimi sonra bana seslenilmesiyle titredim.

"Mercan hanım?" arkamı dönüp gelenin kim olduğuna baktım. Gömlek ve kumaş pantolon giymiş birisiydi. Elindeki çantayla tam avukat hissi veriyordu. Herhalde o avukat bu avukattı. "Evet... Siz de son vasiyet bükücü avukat olmalısınız?" Kendimi sakinleştirmek için laflarimla kendimi oyalamayı çok yapardım. Ve şuan bunu kesinlikle yapıyordum.

Ayavukat da buna gülümsedi ve gözü omzumun üzerinden Deniz'e kaydı. "Ta kendisi. Buyurun şöyle oturalım ilk önce." eliyle masayı işaret etti.

Masaya otururken sol elimi Denizin koluna bağlayarak onu da çektim ve o da tebessüm ederek yanıma oturdu. Gözlerimi Deniz'den çekerek avukata baktım. Lafa nasıl girebilirdim? Bir dakika ben sana ne diye hitap edicem piç baştan söylesene adını. "Öncelikle isminiz nedir?" çantadan birkaç evrak çıkarırken göz ucuyla baktı. Pezevenk, kanım tutmadı sevmedim seni. "Melih."

AbisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin