9 / Tanışma

298 40 14
                                    

Bölüm albümü ¦

Lana Del Rey - Old money
Dua lipa - Be the one
B.miles - Salt
Zeynep bastık - Her mevsim yazım
°

Ben kaşlarımı çatıp onu ardımda bırakarak ilermeye başladım. Hep böyle yapıyordu! Bilerek muallakta bırakıyordu beni. Bilerek ne olduğunu kesin bir dille söylemiyordu ki işine geldiği zaman işine geldiği yöne çekebilmek için.. Ama bu oyun iyice tadını kaçırmıştı!


Bahçenin merdivenlerinden çıkmaya çalışırken ayağım kaydı ve sağ elim sağlam olmadığı için merdiven de sağımda olduğu için, sol elimi geriye atarak Denizin omzuna tutundum. Hem ona kızıyordum, hem ona mecburdum. Ne saçma çelişki.

Bana hiç sormadan beni kucağına aldığında ağzımdan ufak çaplı bir çığlık çıktı. Ve o benim ağırlığıma rağmen merdivenleri öylece çıkmaya başladı.

Hayır Mercan sakin olmalısın, sakin olmalısın.

Merdivenlerin başında bekleyen babam sinirli bir şekilde bize bakıyordu. Babamın o yüz ifadesini görünce içimde engel olamadığım düşünceler zihnimin yüzeyine çıktı. Tipik sınırlı sinirli ama onu gizlemeye çalışarak düşünceleriyle gözlerini üzerine dikmiş baba suratıydı bu.

Hadi size biraz babamı anlatayım...

Babam ben çoook küçükken öyle ev geçindirmekle uğraşan acınası bir baba değildi. Ünlü bir doktordu, bu yüzden maddi durumumuz kötü değildi hatta iyiydi.

Tabi bu maddi servet yıllar geçtikçe katlandı. Şuan bir hastahanesi ve bir sürü kocaman malikhanesi var.

Babam annem ölmeden önce, eve bile gelmezdi. Bizim gözümüzü oyuncaklarla giysilerle boyamaya alışıktı zaten.

Tabi ben bunu biraz büyünce fark etmiştim.

Annem ise tam tersine çocuklarına parayla alakalı şeyler değil, kendi maneviyatından vermeye alışıktı. Hep beni eğitmeye çalışırdı. Benim sevgi eksikliğimi hep gidermeye çalışırdı. Bir şeyi istiyorsam annem hemen almazdı ki onun kıymetini bileyim. Ama ben evde iki zıt kutup olduğu için hangisine uymam gerektiğine karar veremezdim. Babama uyup maddiyet sevdalısı olmak mı yoksa anneme uyup maneviyat mı ?

Bunları evet hatırlıyorum çünkü etrafımda olanları anlayamayacak kadar küçük değildim. 12 yaşındaydım. On iki yaşındayken çocukların, daha doğrusu artık gençlerin gözleri açılıyor ve etraftaki olup bitenleri fark ediyordu. Evet bazı şeyler hala toz pembe oluyor ama...

Annem öldükten sonra farkettim ben anneme benziyorum, annemin düşünce tarzına inanıyormuşum. Annem yapması gerekenleri yapıyormuş hep. Evet babam annemin ölümünden sonra bayağı değişmişti ama hala içindeki o eski adamı görebiliyorum. Ne kadar hissettirmemeye çalışsa da ruhunun bekar insan hayatı sevdiğini, bir çocuk, bir ev, bir aile ve bunların getirdiği sorumlulukların ona göre olmadığını biliyorum.

Babam her işin parayla hallolacağını söylerdi hep. Ben buna katılmıyorum. Para evet gerekli bir etken mutluluktu yaşamak için. ama bazen onun bile işe yaramadığı yerler oluyordu.

Babam bana tam sevgisini verdiği zaman üniversite için gittiğim zamandı. Ben evden çıkana kadar asla içindekileri tam tamına belli etmemişti taa o zamana kadar.

Uçağa binmeden önce yaklaşık 10 dakika sarılarak ağlamıştı ve bütün içindekileri dökmüştü. Bizi aslında çok sevdiğini ama bu sorumlulukları isteyerek almadığını o yüzden çok yakın olmadığını hep dışarıda olduğunu anlatmıştı. Ama ben bu sıcak yuvanın değerini annen gidince anladım yavrum demişti. Çok net hatırlıyorum bu cümle kulağımdan asla ama asla gitmiyordu.

AbisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin