Silahın sesi yüzünden sarmaşıklardan daha birçoğu girmeye başladı. Başka bir tanesi daha yaklaşmıştı fakat çiçekten dolayı olduğu yere sabitlendi. Arkada hızla birikiyorlardı, yanımıza gelmiyorlardı fakat gitmiyorlardı da.
- Şimdi ne yapacağız? (Hepimiz gözlerimizi onlara dikmiş, düşünüyorduk. Onlar da aynı şekilde derin nefes alarak ve hırlayarak bize bakıyorlardı. Suda yansıyan görüntülerimize gözüm takıldı. Suda çiçeğin ışığı daha da yoğun ve daha çok yer kaplıyordu. Ayağımla suya vurduğumda sudaki çiçeğin yansıması yayılıyordu. Yayılan titreşim normalde olduğundan daha da büyüdüğü için ışık miktarı artıyordu, etki artıyordu.)
- Bir fikrim var. (derin bir nefes aldım.) Ben önden koşacağım, siz de hemen arkamdan koşacaksınız. Çiçeği önde tutacağım. Zeminde oluşan yansımalar titreşim sayesinde büyüyecek ve hepsinin ortasından koşarak geçmiş olacağız.
- Ya işe yaramazsa? (dedi Zeynep.)
- Başka bir şansımız yok. (dedi Sinan.)
- Ayaklarınızı olabildiğince suya vurarak koşun. (Sinan'a baktım. Gözlerimdeki korkuyu engelleyemiyordum.) Eğer bize bir şey olursa bil ki...(lafımı kesti.)
- Bize hiçbir şey olmayacak. (Dudağımı öptü.) Hazır mıyız? (Herkes başka çaresi olmadığını biliyordu.)
- Çiçeği yukarı kaldırdığımda önce ayaklarınızı hızlıca vurun, titreşimler ilerlesin. Daha sonra koşuyoruz. Tamam mı? (herkes kafasıyla onaylayınca çiçeği kaldırdım.)
Hepimiz ayağımızla hızlıca suya vurmaya başladık. Titreşimler ilerlemeye başlayınca kafamı salladım.
- Hadi!
Ölümüne koşarcasına virüslülere doğru çiçeği önümde tutarak hızlıca ilerledim. Düşündüğüm gibi yansımalar zeminde büyüyordu ve etkisi artıyordu. İlk sıra titreşimle yere düşmüştü zaten, yansıma sayesinde inlemeye başladı. Aralarından zıplayarak geçtik. Bütün sıralar tek tek düşmeye başlamış, her birinden zıplayarak ve sonunu düşünmemeye çalışarak koşuyordum. Aralarından o kadar hızlı geçiyorduk ki hayatımda hiç bu kadar hızlı koştuğumu hatırlamıyordum. İnlemeler artmış, koşarken bize doğru uzanmaya çalışanlar bile çiçeğe yenik düşmüştü. Sarmaşıklara yaklaşmışken bir tanesi beni ayağımdan yakaladı ve yere yapıştım. Çiçek benimle birlikte yere düşüp suyun içine girince etkisi azalmış olacak ki bacağıma yapışan inlemeyi kesip ayaklanmaya başladı. Çiçeği yerden kaptığım gibi olduğum yerde sırt üstü dönüp üzerime doğru gelen virüslüye doğru çiçeği tuttum. Fakat çiçek ıslandığı için ışık saçmıyordu. Bu virüslüyü etkilemiyor, gücü azalmış olsa da bana doğru yaklaşıyordu. Popomun üzerinde geri geri gitmeye çalışırken Sinan virüslünün kafasına tekleme atıp bana elini uzattı. Elini yakalayıp ayağa kalktım ve sarmaşıklara doğru koştuk. Sarmaşıklardan çıkarken dönüp arkama baktığımda en son gücü azalanlarda sessiz bir şekilde yattığı yerde kalmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
Science FictionBir oyunun içine hapsolsaydın kurtulmaya mı çalışırdın yoksa yaşamaya mı? Ama ya hapsolduğunun farkında değilsen? Oyunun içine girmeye hazırlan. Kaçış yok.