Arkama bakmadan gördüğüm boş bir bankın yanına ilerledim ve banka bacaklarıma önüme çekerek oturdum. Sinan'ın bana baktığını görünce kafamı çevirip ilgilenmediğimi belli etmeye çalışıyordum. Bunu yaparken canım yanıyordu ama yapmalıydım. Kendim için. Sinan bir süre sonra yanıma geldi.
- Benden mi kaçıyorsun?
- Hayır, o nereden çıktı? (Gözlerimi kaçırıyordum.)
- Bilmem öyle gibi hissettim. Oturuyorum o zaman yanına. (Dönüp yüzüne baktım.)
- Bence oturmasan daha iyi. (Kaşlarını kaldırdı.)
- Neden?
- İnsanların yanlış anlamasını istemiyorum.
- Neyi yanlış anlayacaklar Asel?
- Bu durumu. (dedim gözlerine bakamıyordum. İç çekti.)
- Ne durumu?
- Zorlama bence Sinan. (dedim gözlerine kararlı bir şekilde bakmaya çalışıyordum.)
- Sen bilirsin Asel. (deyip arkasını dönüp gitti.)
Gözlerim dolmuştu ama hemen düzelmem gerekiyordu. Gökyüzüne bakıp derin bir nefes aldım. Ağlama hissinin geçmesini sağlamak için başka bir şeyler düşünmeye çalışıyordum. İstemsizce gidişini izlerken buldum kendimi. Odama gitsem daha iyi olur diye düşünerek tekrardan derin bir nefes alıp ayağa kalktım. Tam o sırada Kenan elinde gitar ile yanıma geldi.
- Asel, sana bir şarkı çalabilir miyim? (Kenan'ı terslemek istemiyordum ama hiç modumda değildim.)
- Başka bir zaman çalsan olur mu?
- Ama modunu düzeltebilirim belki.
- Teşekkür ederim ama odama gitsem daha iyi. (Yüzü düşmüştü ama yapabileceğim bir şey yoktu.)
- Kenan, Asel'i rahat bırak biraz. (dedi Zeynep sinsice yaklaşmıştı. Zeynep'e şaşkın bir şekilde baktım. Yine ne yapacaktı acaba?)
- Tamam, anlaşıldı. (aradaki soğuk rüzgarı hissetmiş olacak ki Kenan koşarak uzaklaştı.)
- İki hafta nasıl ormanda yaşadın bilmiyorum ama döndüğüne sevindim desem yalan olur.
- Ölmüş olmamı mı diliyordun?
- Yok o kadar cani değilim. Gitmiş olmanı diliyordum.
- Öyleyse dileğin kabul olmadı.
- Farkındayım. Ama bundan sonra keşke hiç dönmeseydim diyeceksin.
- Tehdit mi ediyorsun?
- Nasıl anlamak istersen.
- Zeynep senin saçmalıklarını uğraşamam. Sorun Sinansa bizim aramızda hiçbir şey yok.
- Ben sana sorun Sinan demedim. Ama demek ki haklıymışım. Gerçi Sinan'ı öptüğünü de gördüm.
- Sana açıklama yapmak zorunda değilim.
- Olumlu geçmemiş sanırım. Sinan, şuan yanında olmadığına göre. (Sinirlerime hakim olmaya çalışıyordum.)
- Ne derdin varsa Sinanla çöz. Beni rahat bırak!
- Derdim sensen ne olacak? Sen gelmeden önce biz burada çok mutluyduk. Geldin her şey değişti.
- Burada mutlu olsaydınız geldiğimin ilk ayında bunları yaşamazdınız.
- Mesela neyi? Sinan'ı ayartmanı mı yoksa annemi ölüme terk etmenizi mi? İyi ki geldin Asel. (Bağrışmalarımız herkesi susturmuş, bizi dinliyorlardı.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
Science FictionBir oyunun içine hapsolsaydın kurtulmaya mı çalışırdın yoksa yaşamaya mı? Ama ya hapsolduğunun farkında değilsen? Oyunun içine girmeye hazırlan. Kaçış yok.