Odama geldiğindeki tedirginliğin farkındaydım. Ne göstereceğimi merak ediyordu. Benden uzak durması gerektiğinin farkındaydı ama odama gelince heyecanlanmıştı ya da ben öyle hissetmiştim.
- (Çeltiklerin yanına gidip parmağımla üzerlerinden geçtim. ) İşte bunlar.
- Çeltik mi o? Kim yapmış ki?
- Buna da cevap verebilirim ama bana asla inanmazsın.
- Neden?
- Çünkü mantık ötesi. Bana deli gözüyle bakmandan korkuyorum.
- Asel, şu zamana kadar neler gördük? Zombi gördük. Ona da biri söylese inanmazdım.
- Doğru, onunla yarışır.
- Evet. Dinliyorum. (Eliyle çeltiklere dokunuyordu.)
- Öncelikle bir şey soracağım. (Posteri elime aldım ve görmesi için ona doğru çevirdim.) Bu grubu tanıyor musun? (Posterin arkasını çevirdim.) Ya da Seray Saygı'yı?
- E... evet de sen... sen bunu nereden buldun? (Sesi titremişti. Elimden posteri alıp inceledi. Gözleri dolmuştu.)
- Neler oluyor Sinan?
- Bu grup benim annemin grubu. Annem şarkıcıydı. Ama kimse bilmez. Sen bunu nereden buldun?
- Annen şarkıcı mıydı? Seray Saygı annen mi? (Heyecanlanmıştım. Kafasını sallayarak onayladı.)
- Ta ki babam olacak kişiyle tanışana kadar.
- Na...nasıl?
- Pavyon karısı diyormuş. Halbuki rock grubuydu. Hamile kalınca da şarkıcılığı bıraktırmış, adını çıkartırım diye tehdit etmiş. Onun çocuğuna hamile olduğu için adını kirletmesine izin veremezmiş. Anlayacağın korkutmuş. (Gözlerinden bir damla yaş aktı. Derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya devam etti.) Bu posteri, annem babamla tanıştıkları gün vermiş. Çünkü babam barda anneme ve sesine aşık olmuş. Baya da peşinden koşmuş ama sonrasında düşürdüğü durum anlattığım gibi. Annem evli olduğunu ve bir oğlu olduğunu öğrenince de tehditleri daha da arttırdı, çünkü korktu ailesinin öğrenmesinden. Birtanecik oğlu Batuhan'ı kaybetmekten korktu. Annem strese, korkuya daha fazla dayanamayarak hastalandı. Ben 15 yaşıma girdiğim günden beri annem için hem çalıştım, hem okudum. Ama yetmedi ne yazık ki. Sonra da buradayız işte.
- Annen için çok üzüldüm. Umarım sayende sağlığına kavuşmuştur.
- Umarım. (dedi gülümsemeye çalışarak.)
- Teşekkür ederim bana bunları anlattığın için.
- Evet, şimdi konumuza dönelim. Anlat artık.
- Pekala. (derin bir nefes aldım ve olanları tek tek anlattım. Dikkatlice dinledi, yorum yapmadı bir süre.)
- Normalde olsa bunun rüya olduğunu düşünürdüm de burada yaşadıklarımız çok da normal değildi. Ama rüyaysa da bizi öyle görmen... (dedi yarım ağız gülümsedi.)
- Şey... (Cevap veremedim, utanmıştım.)
- Ama bu kaçıncı tuhaf rüya? (Utandığımı anlamış olacak ki uzatmadı.)
- Evet. Ama bu seferki rüya değildi. Ben yaşadığıma eminim. Bana inanıyor musun?
- Evet ama paralel evren diye bir şey var mı gerçekten?
- Bilmiyorum. Filmlerde gördüğümüz her şey burada mümkün gibi.
- Neyin vakti gelmişti acaba?
- Hiçbir fikrim yok.
Bana inanmış olması beni çok şaşırttı. Çünkü biri bana bunu anlatsa asla inanmazdım. Sinan da umarım beni kandırmıyordur. Umarım gerçekten inanmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
Science FictionBir oyunun içine hapsolsaydın kurtulmaya mı çalışırdın yoksa yaşamaya mı? Ama ya hapsolduğunun farkında değilsen? Oyunun içine girmeye hazırlan. Kaçış yok.