BÖLÜM 15

261 17 0
                                    


Şelalenin altına vardığımızda kadın yeniden kayboldu ve kurt da ormanın içine doğru koşarak uzaklaştı. Hepimiz duvara yaslanmış, soluklanıyorduk. Ezgi, duvarın altına eğilmiş, duvarı açtığı düğmeyi aramaya başlamıştı bile, çok geçmeden buldu ve büyük bir sarsıntı ile duvar yeniden kırılarak açıldı. Mağaraya girmeden önce Ezgi, yine kibrit çıkarıp yaktı. Mağarada biraz ilerleyince kapıya vardık. Kapıyı açmak için Ezgi ile o gün denediğimiz yöntemlerin hepsini Sinan ve Can bizden daha güçlü olduklarını düşünerek tekrar denediler ama faydası olmadı. Bu kapının açılması için başka bir şey gerekiyordu, ama neydi? Mağaradaki duvara yaslanarak yere çöktüm ve çözüm aramaya başladım. Ezgi de yanıma oturdu. Bu sırada Sinan ve Can mağaradan çıkmış, büyük bir odun parçası bulup getirmişlerdi. Odunu kollarının altına alarak koşup kapıya vurdular. Fakat tabi ki o da işe yaramadı. Sinan ve Can da en sonunda pes edip yanımıza oturdular. Hepimiz yorgun düşmüştük. Tüm gün yürümüş, acıkmış ve susamıştık.

- Ben su içeceğim. (Sinan ayağa kalktı ve şelaleden su içmek için mağaradan çıktı. Peşinden kalkıp yanına gittim. Su içmek için elimi suyu altına soktum ve avucumun içinden su içmeye başladım. Sinan içmeyi bitirip geri döndüğünde kolunu tuttum.)

- Aslında ben... Özür dileyecektim. (dedim gözlerine bakarak. Şelalenin sesinden dolayı diğerlerinin duymayacağından emindim.)

- Neden?

- Dün gece partide yaptığım şeyden dolayı.

- Sarhoştun sadece.

- Evet ama yapmamalıydım.

- Boş ver. (dedi gülerek.)

- Benim yüzümden kavga ediyordunuz bugün.

- Zeynep'le mi?

- Evet. Konuşmalarınızı duydum.

- Sen bizi mi dinliyorsun? (dedi, bu düşünce hoşuna gitmiş olacak ki gülümsüyordu.)

- Evet... Hayır. Yani yüksek sesle konuşuyordunuz, kulak misafiri oldum.

- Anladım. (dedi imalı bir şekilde.) Dediğim gibi boş ver sen.

- Pekala. (dedim ve mağaraya doğru ilerledim. Sinan da arkamdan geldi.)

Can ve Ezgi'nin yanına oturduğumda Sinan, ateş yakmak için yere çömelmişti ve hızlı bir teknikle ateşimizi yaktı. Isınmak için ateşin etrafına oturduk. Geceleri hava soğuyordu, mağara ise daha da soğuktu.

- Nasıl açacağız bu kapıyı? (dedi Ezgi. Sinan bacaklarını önüne almış, kollarıyla kafasını kapatıyorken Ezgi'nin sorusu ile kafasını kaldırdı. Göz göze geldik ve ikimiz de aynı anda gözlerimizi kaçırdık.)

- Kapı çok sağlam. Nasıl kıracağız bilmiyorum. (dedi Sinan.)

- Bence kırmak değil, başka bir yöntemi var ama ne? (dedim, düşünüyordum.)

- Valla sizi bilmem ama ben yöntem düşünmek ya da kapıyı zorlamak için çok yorgunum. Sabah düşünme taraftarıyım. (dedi Can dirseklerini yere dayamış, sırtüstü uzanarak tavana bakıyordu.)

- Can'a katılıyorum. (Çantasını açtı ve içinden dört tane sandviç çıkardı.) Şunları yiyin. (Hepimize tek tek uzattı.)

Acıktığımı Sinan sandviçi uzatınca fark ettim. Sandviçlerimizi yedikten sonra Can iyice yere uzandı ve çantasını yastık yaptı. Biraz sonra da uyuyakaldı.

DENEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin