Gözlerimi açtığımda sırılsıklam bir şekilde sırtüstü kumlarda yatıyordum. Güneş tepede, tıpkı ilk buraya geldiğim zamandaki gibi gözlerimi yakıyordu. Zar zor vücudumu döndürüp kollarımdan destek alarak dizlerimin üzerine doğruldum. Kafamı gözlerimin acısından yukarı kaldıramıyordum. Ellerimle gözlerime siper yaparak en yakın gölgeyi bulmak için gözlerimi hafif açtım. Ormanın içine girmeyi başarırsam acıdan kurtulabileceğimi düşünerek ayağa kalkmaya çalıştım, fakat bacaklarım, beni taşıyabilecek kadar güçlü değillerdi. Neden bu haldeydim? Hiçbir şey hatırlamıyordum. Tek hatırladığım eski hayatıma dönmemem gerektiğiydi ama nedeni neydi? Gücümü tekrardan toplayarak ayağa kalktım. Bacaklarım o kadar güçsüzdü ki ayakta durabilmek için desteğe ihtiyacım vardı, haliyle yeniden yere çöktüm. Emekleyerek gitmeye karar verdim. Vücudum o kadar ağırdı ki her harekette biraz daha zorlanıyordum. İki saniyede gidebileceğim yolu zor uğraşlar sonucunda neredeyse sürünerek yaklaşık 10 dakikada almıştım. Ormanın gölgesine ulaştığımda vücudum tamamen güçsüzleşip yenik düştü ve bayıldım.
Gözlerimi güneşin ışıkları rahatsız etmeye başladığında yeniden uyandım ama henüz gözümü açmaya cesaret edemezken güneş ışığını engelleyen bir gölge oluştu. Korkuyla gözümü açtığımda bir köpekle göz göze geldim. Adrenalinin etkisiyle ayağa fırlayınca o da ürküp geri adım attı. Bu Halsey'di. Halsey olduğunu anlayınca rahatlamıştım fakat henüz deli gibi atan kalbim normale dönmemişti.
- Korkuttun beni. (deyip sevmek için elimi ona doğru uzattım. Yanıma yaklaşıp kendisini sevmeme izin vermişti.) Neredeydin sen? (Önüme doğru uzanınca yanına oturdum.)
Güneş gözlerimi acıtmıyordu ve kendimi çok iyi hissediyordum. Bayılmadan önce sorun neyse artık geçmişti. Acaba ne kadar baygın kaldım? Bayıldığımda öğleden sonra gibiydi, şimdi ise sabah gibiydi hava. Bir gece boyunca baygın kalmıştım. Ama bu baygınlık bana iyi gelmişti, ne bir ağrım vardı ne de acı.
Kıyıda uyanana kadar yaşadıklarımı hatırlamaya çalıştım ama sanki bütün hafızam silinmiş gibi o kısım boşluktu. En son uçurumdan atlayarak dönmeyi ya da ölmeyi istemiştim ama şuan ne dönmek ne ölmek istiyordum. Kafamdakilerin bu kadar değişmesini ne sağlamıştı? Yine bir boşluk.
Ormandan gelen bir ıslık sesiyle Halsey, ayağa fırlayıp ormana doğru hızla koştu. Ne olduğunu anlayamadan geri geldi ve ağzıyla elimi yakalayıp beni çekiştirmeye başladı. Elimi hızla çekip ayağa kalktığımda arkasını dönüp ormana doğru ilerlemeye başladı. Peşinden gidip gitmediğimi de dönüp kontrol ederek ormana girdi, ben de peşinden girdim. Ormanın içinde Halsey'in hızına yetişmeye çalışarak ilerliyordum ki beni kasabaya getirdi. Kasabayı gördüğüm anda duraksadım. Halsey koşarak kasabaya varmıştı bile. Uyandığım kıyı ile kasaba çok yakınmış ama kimse beni bulamamış mıydı? Ya da kimse beni aramamış mıydı? Hem kasabaya varmış olmanın verdiği rahatlama ile hem de kimsenin beni aramamış olma ihtimalinin hayal kırıklığı ile nefes nefese dikilip sadece kasabayı izliyordum. Halsey'in havlama sesini duyabiliyordum ki Zeynep'in, Halsey'e sarıldığını gördüm. Acaba öğrenmiş miydi her şeyi? Zeynep'in kolundan çekiştirerek bana doğru getirmeye çalışan Halsey sayesinde Zeynep beni gördü ve dönüp kasabaya seslendiğini görebiliyordum. Ardından birinin bana doğru koştuğunu gördüğümde başta kim olduğunu çözemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
Science FictionBir oyunun içine hapsolsaydın kurtulmaya mı çalışırdın yoksa yaşamaya mı? Ama ya hapsolduğunun farkında değilsen? Oyunun içine girmeye hazırlan. Kaçış yok.