- Buradan kaçmalıyız. Hadi! (Sinan, ölüye bakmamıza izin vermeden rotamızı belirlemiş koşmaya başlamıştı.)
Peşinden ilerlerken bir tünele girdik yeniden. Kapkaranlık bir tünelin içerisinde ilerliyor, hepimiz birbirimizin elini tutuyorduk. Birbirimizden ayrılmamıza olanak vermeyecektik. Sinan, yönünü anlamak için duvarlara dokunarak ilerliyordu. Zeynep'in çığlığı ile korku dolu yolculuğumuzun seviyesi artmıştı.
- Bir şey bacağımı tutuyor. Yardım edin! (Ağlamaya başlamıştı. Bacağını sallıyor, duvardan destek alıyor ama beceremiyordu. Hiçbir şey göremiyorduk, hepimiz ayağımızla ezmeye çalışıyorduk ama yapamıyorduk.) Zeynep, Can'ın elinden silahı kaptığı gibi zemine ateş etti. Sinan'ın 'yapma' bağrışları arasında üç el ateş etti. Silahın patlaması sırasında yerde bir ölü olduğunu gördüm ve Zeynep, onu vurmayı başarmıştı. Zeynep derin bir nefes alıp yere çöktü.)
- Ne yaptığını sanıyorsun sen? Ne yapacağız şimdi? (dedi Sinan, sesi yüksek çıkmıştı.)
- Ne yapsaydım? Bana da virüs bulaştırsın diye mi bekleseydim?
- Asıl şimdi başımız büyük belada. Bu tünelden acil kurtulmalıyız.
- Sinan, yeter. (deyip Zeynep'in yanına eğildim.) İyi misin? (sadece kafasını hayır anlamında salladı. Çantamdan su çıkarıp verdim. Suyu elimden alıp içerken tünelin ilerisinden bağırış sesleri gelmeye başladı.)
- Neler olu..(Can lafını bitirmeden Sinan, Zeynep'i elinden yakalayıp kaldırdı.)
- Koşun hemen.
Geldiğimiz yolu koşarak geri dönüyorduk. Orada bizi neyin beklediğini bilmeyerek ilerliyorduk. Hepimiz duvarlara çarpa çarpa tünelin sonuna büyük bir hızla gidiyorduk. Arkamızdaki sesler de peşimizdeydi. Tünelin sonunda o geniş alana tekrar dönmüştük. Görünürde her şey önceki gibiydi ama tek bir farkla Canla girdiğimiz sarmaşıklar bıçakla kesilmişti. Birileri vardı.
- Durun. (dedim kollarımla önlerini kestim.) Burada birileri var.
- Nerden anlad...(Can'ın sözünü bitirmesini beklemeden cevap verdim.)
- Sarmaşıklara bak.
Etrafı kolaçan ediyordum gözlerimle. Bir kıpırdama yoktu ama kesin birileri vardı, bu sarmaşıklar nasıl o hale gelebilirdi ki?
- Sesler yaklaşır farkında mısınız? (dedi Can.)
- Evet, şuradaki sarmaşıklardan ilerleyelim. (diyerek koşmaya başladı. Zeynep ve Can da hemen peşinden ilerliyorlardı. Ama ben bir gariplik hissediyordum. Gitmek istemiyordum nedenini bilmiyordum. Sinan arkasına bakıp benim gelmediğimi fark edince seslendi. Tüneldeki seslerinde iyice yaklaştığını fark edince gitmekten başka çare göremedim. )
Sarmaşıklardan geçerken tünelden bir sürü virüslünün geldiğini gördüm ve o korku ile sarmaşıkların ardında ne olacağını umursamadan koşmaya başladım. Korkunun verdiği adrenalin ile onlarla aramı baya bir açtığımı fark etmemiştim ki önüme çıkan duvar ile durmak zorunda kalana kadar. Yolun devamı yoktu. Çıkmazdı resmen. Şimdi ne yapacağız? Arkamızda virüslüler ve biz yolun sonundayız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
Science FictionBir oyunun içine hapsolsaydın kurtulmaya mı çalışırdın yoksa yaşamaya mı? Ama ya hapsolduğunun farkında değilsen? Oyunun içine girmeye hazırlan. Kaçış yok.