- Belki duvarı dinlediğimiz gibi kapıyı da dinlememiz gerekiyordur. (dedim ve kapıya kulağımı koydum.)
Kulağımı kapıya dayamamla başıma ağrı girmesi bir oldu ve anılar yeniden gözlerimin önüne geldi. Babamın çalışma odasının kapısını dinlediğim an geldi. Babamla abimin tartışma sesi kulaklarımı çınlatıyordu. Ellerimi kulaklarıma götürerek yere çöktüm, ağlamama engel olamıyordu. Ezgi ne olduğunu anlamamış bir şekilde korkuyla beni izliyordu.
Her şeyi hatırlamıştım, Batuhan'ın abimi göndermek istediğini ve ondan ne kadar nefret ettiğimi... yaşadığım her şeyi hatırlamıştım. Neden burada olduğumu, nasıl burada olduğumu hatırlıyordum. Ama en son hatırladığım şey, uyuyakalışımdı. Devamı yoktu.
- Asel, ne oluyor? Bir şey mi duydun orada?
- Hayır.
- Neler oluyor o zaman?
- Hafızam yerine geldi. Hatırlıyorum artık neden burada olduğumu.
Batuhan ben burada olmasaydım abime bu haritayı gönderecek miydi? Yardım edecek miydi? Bilmiyordum ama en yakın arkadaşını yem olarak kullanmak isteyen bir insan, para için satan bir insan neden yardım etmek istesin ki? Evet, babam beni istemiyordu ama Batu, benim hayatımdaki en değerli kişiye zarar vermeye kalkmıştı. İkisine de nefretim çok büyüktü.
- Kasabaya dönüyoruz.
- Ne.. neden? Asel buraya kadar boşuna mı geldik?
Ezgi'ye cevap vermeden mağaradan çıkmıştım. Peşimden geldiğini ve sinirlendiğinin farkındaydım.
- Sen git nereye gidiyorsan. Ben gelmiyorum.
- Sen bilirsin.
Ormanın içerisine girdiğimde Ezgi, koşarak peşimden geldi. Yanımda yürümeye başladı. Bir süre ikimiz de sessiz bir şekilde yürümeye devam ettik.
- Anladım dönüyoruz. Nedenini söyle bari.
- Karanlık olmadan dönelim istedim.
- Ben gitmek istediğini düşünmüştüm. Ne hatırladın?
- Sen neden geldin peşimden?
- Tek başına kurt kapar. (dedi ve yarım ağız güldü.)
Akşam üzeri olmuştu biz kasabaya vardığımızda. Yol boyunca kurt ile hiç karşılaşmamıştık şanslıydık ama ikimiz de ter içinde ve berbat gözüküyorduk. Kasabanın orta kısmına geldiğimizde insanlar ikimize, ruh görmüş gibi bakıyorlardı.
- Ben odama gidiyorum. (dedim Ezgi'ye bakarak.)
- Yarın tekrar deneyelim yanımıza bir şeyler alıp. (Ezgi'ye cevap vermeden arkamı dönüp odama doğru yöneldim. Aslı, ahşap evin önünde oturmuş, çizim yapıyordu. Beni görünce ayağa fırladı.)
- Dönmüşsün. (Cevap vermeden odama girdim.)
Aslı fazla iyi bir kızdı, bu benim için imkansız görünen bir şeydi. Kesinlikle bu kızda bir sıkıntı olmalıydı. Kimse bu kadar saf ve iyi olamaz. Bu yüzden bana herkesten daha tehlikeli geliyordu. Sanki hiç beklemediğin bir anda değişebilecekmiş gibi, rol yapıyormuş gibi. Uyumak için yatağa yattım. Bir gün içerisinde yaşadıklarımı düşündüm. Bir geçit bulmuştuk Ezgi'yle ve bu Batu'nun verdiği harita sayesindeydi. Bana bir şekilde yardım etmek istiyordu ama ben hatırladıklarımdan sonra buradan kurtulmak istediğime emin değildim. Döndüğümde ne olacaktı? Babam olacak adamın beni sevmesi umuduyla yaşamaya devam mı edecektim? En azından burada ikinci bir şansım vardı. Düşüncelerimin içinde boğulurken uyuyakalmıştım.
Yatağımda yatarken yarı uyanık halde tamamen siyah giyinmiş insanların abimi odamdan götürüşlerini izliyordum. Abimin 'onu götürmeyin, ben onsuz yaşayamam.' diye bağırışını tepki veremediğim vücudumun her yerinde acıyla hissettim. Gözlerim tamamen kapanırken biri yanıma yaklaşmıştı, yüzündeki maske yüzünden Batu olduğunu iyice yaklaşınca fark ettim. Bana bir şeyler demişti ama hiçbir şey anlayamamıştım. Kapımın açılma sesine zıplayarak uyandım. Ter içinde uyandığım rüya, bir rüya mıydı anı mıydı? Odama giren Sinan ile Ezgi'ye baktım.
- Neler oluyor burada?
- Üzgünüm Asel, söylemek zorundaydım. (dedi Ezgi.)
- Neyi? Napıyorsunuz?
- Harita nerede?
- Ezgi neden yaptın bunu?
- Sadece Sinan biliyor. Yardım gerekiyordu.
- Asel, Ezgi bir kapı bulduğunuzu söyledi ve bu senin sayende olmuş. (Yatağımdan kalktım. Ezgi'ye söylediği için çok sinirlenmeme rağmen aslında haklı olduğunu içten içe biliyordum. Kapıyı açamamıştık evet ama belki de açmamamız gerekiyordur. Oraya dönmek istemiyordum, çünkü eve dönmek istemiyordum. En azından burada değer verdiğim kimse yoktu ve kimse beni üzemeyecekti.)
- Burada. (deyip haritayı çantamdan çıkarıp masaya açtım. Sinan yanımda durup haritaya baktı.)
- Şurada başka bir yerleşim yeri mi var?
- Evet ama ulaşamadık.
- Bu haritayı nereden buldun?
- Çantamdaydı. Bilmiyorum nasıl oraya girdiğini. Ben hepinizde var sanıyordum. (Batu'yu söyleyebilirdim ama yapmadım. Dikkatleri üzerime çekmeyecektim.)
- Hayır. Yarın gidelim tekrardan. Günün ilk saatlerinde olur mu? (Ezgi onaylamamı isteyen bir ifadeyle bana baktı.)
- Sen, ben, Ezgi. Başka kimse bilmeyecek. (Kafasını sallayarak onayladı.)
- Sabah görüşürüz o zaman. (deyip kapıyı açtı. Ezgi'yi kolundan tutup gitmesini engelledim.)
- Neden söyledin?
- İlk defa kurtulmak için bir umudum var. Senin hatıraların yüzünden mahvedemem. (Kolunu çekip Sinan'ın peşinden dışarı çıktı. Ezgi'nin dışarı çıkışını izledim.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
Science FictionBir oyunun içine hapsolsaydın kurtulmaya mı çalışırdın yoksa yaşamaya mı? Ama ya hapsolduğunun farkında değilsen? Oyunun içine girmeye hazırlan. Kaçış yok.