Evdeki diğer tuvaletlerin dolu olabileceğini tahmin ederek ve rahat olmak istediğim için odamdaki kendi tuvaletime çıktım. Tuvaletimi yaptıktan sonra ellerimi yıkayıp aynaya baktım. Makyajımın bozulduğunu fark edince makyaj malzemelerimi almak için kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda karşımda Batu vardı, üzerime doğru yürümeye başladı. Elimle göğsünden onu ittirerek onu durdurup 'Napıyorsun?' dedim.
- Hiç, tuvalete girecektim. Çıkmanı bekliyordum. (dedi göğsündeki elimi tutarak kalbinin üzerine koydu. Kalbi deli gibi atıyordu, bunun sebebi ben miydi alkol müydü?)
- Tamam ben çıkayım o zaman. (dedim ve elimi elinden çekip yanından geçmeye çalışırken beni belimden yakaladığı gibi kendine çekti.)
- Cesaretlik seçiyorum. (dedi ve dudaklarıma yapıştı. Karşılık vermeye başlayınca beni lavabo tezgahının üzerine kaldırarak oturttu. Tshirtünü çıkarmak için yeltendim ve kendi bana yardımcı olmak için hemen çıkardı. Benim elbisemin sırtındaki fermuarı açmaya kalktığında durdurdum.) Noldu? Yanlış bir şey mi yaptım? (dedi nefes nefeseydi. Bir o kadar endişeli, bir o kadar istekle bakıyordu gözlerime.)
- Bu elbise, annemin bana aldığı son hediyeydi. Bunu kendim çıkarsam daha iyi olur. (dedim ve tezgahtan inip odama geçtim.)
Elbisemi çıkarmak için giyinme odama doğru yönelirken Batu'nun odayı kilitleme sesini duydum. Elbisemi çıkartıp bir askıya asarken beni izlediğinin farkındaydım. Bilerek biraz yavaştan alıp iyice deli olmasına izin verdim. Elbiseyi astıktan sonra ona döndüm, üzerimde sadece iç çamaşırlarım kalmıştı. Yarı çıplak biçimde beni süzerken dudağını ısırıyordu. Yanına yaklaşıp kotunun düğme kısmından sıkıca tutup Batu'yu yatağa doğru çekiştirdim ve yatağa kendimi attım. Pantolonunu hızlıca çıkarıp üzerime çıktı. Öpüşmeye başladık, dokunuşları sert ve keyifliydi. Sütyenimin kopçasını açıp fırlattıktan sonra göğüslerimi avuçlarının arasına aldı. Ben de ona dokunmaya başlayınca boxerını çıkarmak için doğruldu ve ardından benim külotumu çıkardıktan sonra sevişmeye başladık.
Gecenin köründe aşağıdan gelen seslerden dolayı, bağırma sesleri geliyordu. Yanımdaki Batu'ya baktım, derin bir uykuda olduğu belliydi. Onu uyandırmadan yatağımdan kalkıp aşağıya inmek için sessizce ilerlemeye başladım. Merdivenlerden indikçe ses yakınlaşmıştı, babamın çalışma odasından geliyordu sesler. Parmak ucunda çalışma odasının kapısına doğru ilerleyince içeriden gelen seslerin abim ve babama ait olduğunu anladım.
- Sessiz ol biraz, Asel duyacak. (dedi abim, babama. Ne olduğunu anlamak için kapının iyice dibine girip dinlemeye başladım.)
- Karar ver o zaman artık. (Babam kısık sesle bağırıyordu sanki.) Ne kadar kötü olabilir. Hayatımız senin elinde. (Babamın lafları beni iyice meraklandırmıştı, neler oluyordu?)
- Baba, bu kararın benim için ne kadar zor olduğunun farkında mısın?
- Ben bu kadar para kazanmasaydım bu hayatı yaşayabilecek miydiniz? Nankör. (dedi abimin sinirden masaya vurduğunu duyunca irkildim.)
- Ne nankörlüğümü gördün? İşletme oku dedin, okudum. Yanımda çalış dedin, çalıştım. Küçük yaşta arkadaşlarım tatile giderken seninle ofise gelip iş öğrendim ben. Bu mu nankörlük?
- O zaman benim için, kardeşin için al şu telefonu gir şu uygulamaya. Kurtar bizi, şirketini, kardeşinin geleceğini. Batmayalım be oğlum. (Babamın yalvaran sesini duyunca tüylerim diken diken olmuştu. Kafayı yemek üzereydim. Bir uygulamayla benim geleceğimin ne alakası olabilir?)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
Science FictionBir oyunun içine hapsolsaydın kurtulmaya mı çalışırdın yoksa yaşamaya mı? Ama ya hapsolduğunun farkında değilsen? Oyunun içine girmeye hazırlan. Kaçış yok.