Bavulu zar zor taşıyarak merdivenlerden aşağıya indirdim. Batuhan'ın arkamda olduğunun farkındaydım. Arabamın anahtarını dresuarın üzerinde bulamayınca Batuhan'a döndüm.
- Arabamın anahtarı nerede?
- Orada işte. (deyip dresuardaki bmw anahtarını gösterdi.)
- O benim değil. (dedim, Batuhan'ın yüzündeki korku ile şaşkınlığı görebiliyordum.) Neyse. (dedim ve anahtarı kapıp kapıyı açtığımda mutfaktan babamın sesini duydum.)
- Nereye? (Cevap vermeden bavulumu çekerek dışarı çıktım.)
- Ben ilgileniyorum. (dedi Batuhan, babama. Beni kastettiğini biliyordum.)
Garaja ilerledim. Arabaların arasından kendiminkini bulmak için anahtarın açma tuşuna bastım. Bmw i3'ün ışıkları yanınca bavulu arka koltuğa atarak şoför koltuğuna bindim, kapımı kapatacakken Batuhan tuttu.
- Peşinden geleceğimi biliyorsun değil mi?
- Gelme sakın! (deyip kapıyı çekip kapattım. Garajın kapısını açıp hızlıca garajdan çıktım.)
Nereye gideceğimi bilmeyerek yolda ilerliyordum. Her yer aynı, ama hayatım farklıydı. Burası farklı bir yer gibiydi ya da ben aklımı yitiriyordum. Yaşadıklarım bir rüya olamazdı değil mi? Hayır olamazdı. Hepsi gerçekti. Telefonu elime aldım ve Google maps'e Deney Araştırma ve Teknoloji Merkezi diye arattım. Şehrin dışında bir yeri gösteriyordu. Hemen konumu açıp oraya doğru yol aldım.
Yaklaşık bir saat sonra varmıştım. Yolda defalarca arayan Batuhan'ı yok saydım, tek düşündüğüm buradan kurtulmaktı. Binanın girişinde güvenlik vardı. Arabayı güvenliğin önünde durdurdum. Camımı açtım.
- Merhaba hanımefendi. (dedi güvenlik neden oraya geldiğimi merak ediyordu. Bir şey bulmalıydım. Hemen. Abimle ilgili konuşmaya geldim desem kabul ederler mi? Ya da Batuhan'ın ismini verip girsem, ama Batuhan'ı ararlarsa izin vermez. Abim daha mantıklı gibiydi.)
- Merhaba, ben Emre Hancıoğlu ile ilgili konuşmak için gelmiştim.
- Bir dakika. (deyip bilgisayarında bir şeyler arattıktan sonra eline telsiz alıp birileri ile konuştu. Kulübede konuştuğu için duyamıyordum.) Hanımefendi, Emre Hancıoğlu diye birisi yok. Şuradan dönebilirsiniz. (diyerek arabayı döndürebileceğim yolu gösterdi eliyle.)
- Beyefendi, ben Batuhan Çağlar'ın tanıdığıyım ve Emre Hancıoğlu diye biri burada var, eminim.
- Batuhan Bey, arayıp giriş yapabilir derse alabilirim.
- Bir dakika o zaman. (deyip telefonumu elime aldım, arar gibi kulağıma aldım. Güvenlik, beni izliyordu. Hemen bir şey düşünmeliydim. Batuhan girmeme izin vermeyecekti. Bir anda gaza basıp bariyerleri kırarak içeri girdim. Güvenliğin peşimden koştuğunu, aynadan görüyordum. Başıma bela aldığımı biliyordum ama umurumda değildi.)
Kocaman bir kampüstü. Arabayla kampüsün içerisinde hız sınırlarını aşarak kullanıyordum. Bir an önce görüşmeliydim biriyle. Genel Merkez yazan bir binanın önünde durdum. Arabayı tam binanın önünde durdurarak hızlıca inip binaya daldım. Güvenlik peşimden gelip kolumu yakaladı.
- Hanımefendi, tutuklusunuz. (dedi kolumdan iyice kavramıştı. Dönüp adama baktıktan sonra içerideki resepsiyona seslendim.)
- Lütfen, beni dinlemeniz lazım. Benim esmer kadın doktorla görüşmem lazım. Ya da Sinan ile ya da Can ile. Lütfen!
- Hanımefendi zorluk çıkarmayın. (Kolumdan dışarı çekmeye başlayınca adama dönüp hızlı bir hamle ile dizimi, bacak arasına vurdum. Acı içerisinde geriye doğru sendeleyince koşarak merkezin koridorlarında koşmaya başladım. Peşimden güvenlikler koşmaya başlamıştı. Bir asansör tam ben önünden geçerken açıldı ve içerisinden insanlar inmeye başladı. Aralarından hızlıca sıyrılarak asansöre bindim. Benimle birlikte biri daha bindi ve kartını okutup yukarıya çıkmaya başladık.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
Science FictionBir oyunun içine hapsolsaydın kurtulmaya mı çalışırdın yoksa yaşamaya mı? Ama ya hapsolduğunun farkında değilsen? Oyunun içine girmeye hazırlan. Kaçış yok.