Haritam olmadan hiçbir şey yapamazlardı. Gitmeyecektim hiçbir yere, son kararımdı. Babamın benden vazgeçişi, Batu'nun ailemi tehdidi, o eve dönmek için hiçbir nedenim yoktu. Belki burada unuturdum her şeyi. Dönemezdim, dönmeyecektim. Haritayı saklamaya karar verdim ve bir yer bulmak için dışarı çıktım. Haritayı arkama gizleyerek ahşap evlerin arasında ilerlemeye başladım. Samanlıkların olduğu bir alan buldum, kimse görmeden haritayı gizlemek için samanlıkların arasına daldım, tam haritayı yerleştirdim uzaktan Aslı'nın sesini duydum.
- Ne yapıyorsun orada? (Hemen kendime çekidüzen verip Aslı'ya baktım.)
- Bir kedi gördüm gibi oldu da ona bakınıyordum. (Yalan ustası oldum.)
- Kedi mi?
- Hı hı. (İstemsizce gözlerimi kaçırdım.)
- Buraya geldiğimden beri hiç görmedim ben.
- Aa... (verecek cevap bulamayıp konuyu değiştirmeye karar verdim.) Ben de seni arıyordum.
- Neden? (Samanlıkların arasına göz ucuyla baktığının farkındaydım. Koluna girip benimle ilerlemesini sağladım.)
- Nerede duş alabileceğimi sen gösterirsin diye umuyordum.
- Evet, evet. Gel hadi. (deyip beni duş alanına doğru sürükledi.)
Getirdiği yer, yarı açık bir alandı. Herkes ortak yerde duş alıyordu. Ben burada mı duş alacaktım?
- Burası değil de, lütfen.
- Beş yıldızlı otel değil ne yazık ki.
- Nasıl yani? Herkes burada mı duş alıyor gerçekten?
- Evet. Başka seçeneğin yok, istersen duş alma. (dedi imalı bir şekilde gülümseyerek. Bu kızda çözemediğim bir şeyler vardı ama neydi bilemiyordum.)
- Şampuan ve havlu vardır herhalde?
- Şampuan yok, ama havlu var. Sana vermedik mi?
- Hayır ama şampuansız nasıl yıkanacağım?
- İstersen yıkanma. Seçim senin. (Cevap vermek yerine sadece iç çektim.) Ben getireyim havluyu. İstersen kıyafet de getirebilirim.
- Nasıl? Başka kıyafetler de mi var?
- Evet, herkesin yedek kıyafeti var.
- Peki çantamdan neden çıkmadılar?
- Çünkü buraya geldiğimizde varlardı. (Tamam demek yerine kafamı salladım. Aslı arkasını dönüp ilerlerken arkasından seslendim.)
- Aslı... Sağol.
Tshirtümü ve pantolonumu çıkarıp öncelikle onları yıkamaya karar verdim. Diğer kıyafetleri beğenmezsem belki yine bunları giyerim diye düşünüp hemen yıkadım. Duvarlardan en çok güneş gören bir tanesine astım. Geri dönüp duşumu almaya başladığımda Aslı, bana havlu getirip duş aldığım yerin yakınına bıraktı. Havlumu sarınıp duştan dışarı adım attığımda Aslı'nın bana kıyafet getirmediğini fark ettim ve yıkadığım kıyafetlerin kurumuş olduğunu dileyerek astığım yere koşar adımlarla gittim. Kıyafetler hala sırılsıklamdı. Aslı'nın gelmiş olacağını umut ederek döndüğüm duş alanında Sinan vardı. Yarı çıplak şekilde duşa girmeye hazırlanıyordu. Güneşten yanmış teni ve kaslarıyla elle çizilmiş gibiydi. İstemsizce vücuduna bakıyordum. Kaslarının arasından akan ter... Bu görüntünün seksi geleceğine hiç ihtimal vermezdim. Vücudunu süzmeyi bırakıp gözlerine baktığımda bana bakıyordu. Fark etmiş olacak ki gülüyordu.
- Aslı'yı gördün mü? (Gözlerimi kaçırmıştım.)
- Hayır. (Havluya sarınmış bir şekilde karşısında durduğumu unutmuştum. Beni süzdüğünü fark edince hatırlayıp ellerimi vücudumu kapatmak istercesine sardım.) Neden?
- Kıyafet getirecekti, neyse. O zaman ben gideyim. (Arkamı dönüp ilerlemeye başlamıştım.)
- Nereye gidiyorsun böyle?
- Eve. (Ona baktım.)
- Dur burada. Ben Aslı'yı bulup getireyim. (Tshirtünü kafasından geçirip cevap vermemi beklemeden dönüp gitti.)
Kenara geçip Aslı'nın gelmesini beklemeye başladım. Beş dakika kadar bekledikten sonra Aslı ile Sinan geri geldiler.
- Asel çok özür dilerim. (Kıyafetleri uzattı.)
- Önemli değil.(Kıyafetleri hızlıca elinden çekip giyinmek için bir duvarın arkasına geçtim.)
Aynı kıyafetlerin farklı renkleriydi, beyaz tshirt ve haki yeşili pantolon. Kimsenin görmediğine emin olduktan sonra hemen üzerimi giyindim. Sinan ile tekrardan karşı karşıya gelmemek için koşar adımlarla duş alanını terk ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY
Science FictionBir oyunun içine hapsolsaydın kurtulmaya mı çalışırdın yoksa yaşamaya mı? Ama ya hapsolduğunun farkında değilsen? Oyunun içine girmeye hazırlan. Kaçış yok.