BÖLÜM 56

113 10 0
                                    


Derin bir nefes alıp etrafıma baktığımda samanların arasında bir pembelik gördüm. Hemen oraya emekleyerek yaklaşıp samanları dağıtarak arasından aldım. Çiçeği elime aldığımda altında görünen bir iskelet ile kendimi öyle bir geriye attım ki neredeyse samanlardan direk yere düşecektim, fakat Can beni tuttu ve hemen dengemi sağlayıp oradan uzaklaştık.

Kanalizasyon gibi yerde ilerliyorduk. Zemindeki su birikintisi hariç etrafta hiçbir şey yoktu. Karanlık olması gereken yer loş ışıklarla aydınlatılıyordu. Yaklaşık 15 dakika ilerledikten sonra sarmaşıklar yolumuzu kapattı. Elimle sarmaşıkları açıp baktığımda geniş bir alana gelmiştik. Yavaşça adımımı atarken elime bıçağımı da aldım. Can da arkamdan silahı ile geliyordu. Etrafta boş konserve kutuları, su şişeleri ve ölmüş insanlar vardı. Korku içerisinde Can'la ilerliyorduk. Burada ne olmuştu? İleri de sarmaşıkla kapanmış bir yer daha gördük.

- Oraya gidelim mi?

- Asel, güvenli olduğuna emin miyiz?

- Sence burası güvenli mi? (Arkamızda bir ses duyunca ikimiz de hızla arkamıza baktık.)

Kalbim ağzımda atıyordu, nabzımın çok yükseldiğini, nefesimin kesildiğini hissediyordum. Korku iliklerime kadar ulaşmıştı. Arkamızda bulunan bir ölü insan yığının oradan geliyordu sesler. Can, silahını o tarafa çevirmiş, tetikte bekliyordu. Ama eli titrediği için iki eliyle destekliyordu.

- Asel? Can? (Bu Sinan'dı. Bu sefer kalbim korkuyla değil, heyecanla atmaya başladı. Gözlerim dolmuş onu görmeyi bekliyordum.)

Sinan ve Zeynep o iskeletlerin arasından çıktıklarında kanım donmuştu. Kıyafetleri yırtık, her yerleri yara içindeydi. Ne yaşamışlardı acaba?

Bunları düşünmeden önce ona doya doya sarılmak istiyordum ve ses çıkaracağımı bile bile ona koştum. Birbirimize öyle bir sarılmıştık ki bir daha bırakmayacak gibiydik. Onu kaybetmekten çok korkmuştum, tekrar onun yüzünü görmek, tenini hissetmek, gözlerine bakabilmek... Çok mutluydum. Gözümden bir damla düştü.

- Çok korktum Sinan. (Yüzümü avuçlarının arasına aldı. O mükemmel gülümsemesini yapıp alnıma bir öpücük kondurup alnını alnıma dayadı.)

- Benden öyle kolay kurtulamazsın. (Dedi gülümsemesi yüzüne yayılmıştı.)

- Sarılmanız bittiyse gelmeden gizlensek mi? (Zeynep'in sözleri ile birbirimizden ayrıldık.)

- Neyden gizlenmeliyiz?

- Bunu konuşmak için doğru bir yer değil.

Uzaktan gelen bir su sesi ile hepimiz o yöne baktık. Görünürde bir şey yoktu. Sinan eliyle sessiz olun işareti yaptı. Yavaş adımlarla duvarın arkasına doğru ilerledi. Arkasından gelmememizi işaret ederek duvarın yanında gizlenerek öbür tarafa baktı. Orada bir şey görmüş olacak ki korku ile hemen tekrardan duvarın arkasına gizlenerek derin bir nefes aldı. Ardından bize bakarak yanına gelmemizi işaret etti. Sessiz adımlarla yanına ilerledik. Su sesleri yaklaşıyordu. Ne geliyordu, orada ne vardı hiçbir fikrim yoktu.

Can, silahını çıkarınca Sinan silahı yere indirtti. Fısıldayarak 'bana bırak' dedikten sonra botu ile bacağının arasına sıkıştırdığı bıçağı eline aldı. Ses yaklaştıkça kalbimin sesi dışarıdan duyulacak hıza ulaştı. Nefesimi kontrol edemiyor, ses çıkarmamak için elimle ağzımı kapatıyordum. Sinan, derin bir nefes aldıktan sonra kendini o şeyin önüne attı. O şey, ne olduğunu anlayamadan kafasına bıçağı saplayıp geri çıkardı. Yere düşerken su yüzünden fazla ses çıkarmıştı.

DENEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin