En Uzun Kabus

33 3 0
                                    

"Nerina" odanın içine girdiğimizde çığlık atarak onu kendimden uzaklaştırdım.

"Neden dediğini yapmadın?! Oğlum senin yüzünden öldü!" elimi havaya kaldırdığımda hızla tuttu. "O seninde oğlundu! Bunu neden yaptın?!"

"Dinle beni"

"Oğlumu öldürmesine izin verdin!"

"Nerina!"

"Senden nefret ediyorum! Bebeğim nerde?! Bebeğimi istiyorum!"

"Oğlunu öldürecek kadar salak değildir o! Her birine ihtiyacı var!"

"Bana yalan söylüyorsun! Oğlum senin yüzünden öldü!"

"Bağırmak mı istiyorsun bağır o zaman!" boğazımı acıtacak kadar bağırdıktan sonra yere oturdum.

"Benim bebeğim... Benim küçük bebeğim"

"Nerina dinle beni, eğer onlara zarar verirse bize karşı kullanacağı kozu olmayacak sadece seni korkutmak istedi. Onu tanıyorum güven bana."

"İnanmak istiyorum ama ya öl.."

"Yapamaz! Sadece senin öyle düşünmeni istiyor. Vazgeçmeni istiyor" göz yaşımı silip başımı yukarı kaldırdı. "Eğer ona inanırsan acın odaklanmana izin vermez ve işte o zaman bebeğinin hayatı tehlikeye girer."

"Nasıl emin olabilirsin?"

"Etrafına bak" çatlamış eşyalara kırılan aynaya ve pencereye baktım. "Nelina bu gücü hissediyor. 10 gün bekleyeceğinden emin değilim sen ne kadar çabuk vazgeçersen o orda daha kalıcı olacak" elimden tutup kaldırdı. "Eğer yapsaydı bedenini gösterirdi, ağlama kes  artık"

Onu benden daha iyi tanıyordu. Bu gerçeğe inanmak istiyorum.

"Haklısın"

"Her zaman haklıyım. Hadi gidip temiz hava alalım biraz"

"Büyüyü öğrenmem lazım" kağıt parçasını ararken durdurdu.

"Şu an daha çok karıştırırsın, biraz hava alıp kendini topla" titreyen ellerimi gösterip kağıdı aldı. "Dolapta kıyafetler var, birazdan gelirim yanına"

Ne olduğuna dikkat etmeden giyebileceğim bir şeyi üstüme geçirip kapıyı açtım.

"Geri çekilin! Kesin emir var, eğer çıkarsanız öldüreceğim" yüzüme doğru uzattığı mızrapı görür görmez kapıyı yüzüne kapattım. Klaus gelene kadar beynime dolan kötü düşüncelere teslim olmamak için etrafa baktım. Kadın kıyafetlerini düşünecek olursak burası kızların odası olmalıydı.

"Hazır mısın?"

"Evet"

Genelde koşar adım geçtiğim katları ilk kez yavaştan biraz daha ama etrafa bakmaya yetecek kadar hızlı indik.

"Burası neresi?"

"Bilmemen gereken şeyler sorma"

Gözlerimi devirip sessizce dediğini tekrar ettim. 2 kat aşağı indiğimizde merdivenlerden uzaklaşıp devasa camın önüne gitti.

"Hava alacağımı sanıyordum"

"Gücünün boyutunu hala bilmiyorum ve ikinci bir Nelina vakası yaşamak istemiyorum" yan gözle bakıp tekrar camdan dışarıya odaklandı. Aramızdaki farkı kapatmak için ileri doğru adım attım. "Çok yaklaşma"

"Camı kırıp atlayacak değilim ya" hırlayana kadar ilerleyip mermer yükseltiye oturdum.

"Sen nasıl ölmüştün?"

ECNADEYNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin