Gideceğim diyorum ama daha sokağın başını dönünce geriye bakıyorum. Asla , akıllanmıyorum. Klaus yanıma uzandığında ihtiyacım olan tek şey ona sarılmaktı. Ama vereceği tepki beni korkutuyordu.
"Babana mı gidecektin?" kör bir bıçakla kes beni, daha az acırdı.
"Hayır. Sadece Ale sorunca..." nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum.
"Evde olmamaları iyi olmuş çünkü eğer oraya gitseydin... Büyük ihtimalle seni yolda geri alırdım. Yani imkansızı konuşmayalım"
"Zaten gitmememi bastıra bastıra söyledi."
" siz evde kalın ben giderim demiştim" gidebilecek bir kapımın olmadığını o da biliyordu.
"İleri görüşlüsün"
"Hayır, burası senin evin Nerina, benden daha fazla." başını kalbimin üstüne koyup derin nefes aldı. "Kötü bir şey mi söyledi?" cevap veremedim. "Seni kırdı mı?" sesli bir şekilde yutkunmuştum.
"Nerina bir şey söyle""Bu günlerde söyleyecek çok şeyim yok, sadece çok üzgünüm ve asla bir şeylere yetemediğimi hissediyorum elimden gelenin en iyisini veriyorken her şeyin ardında kalmak ağır gelmeye başladı." başını bana doğru uzatıp önce alnıma sonra dudağıma öpücük bıraktı.
"Zamanla her şey toparlanır mı bilmiyorum ama zamanın pek çok şeyi bir daha bir araya getirmemek üzere dağıttığına şahit oldum. Bunun sana olmasına, bize olmasına izin vermeyeceğim"
Yatağa geri yatıp üstüme çıkmasına izin verdim. Tereddüt etsede dudaklarını bana yapıştırıp bacaklarımı beline sardı. İstediğim şey bu hissizliği gidermekti. İyi ya da kötü bir şeyler hissetmek.
....
Eve geldiğimizde hava kararmıştı. Ve bizim unuttuğumuz bir şey vardı.
"Klaus, çocukları unuttuk" Panikle arabaya binip okullarının yolunu tuttuk." Nim için bir telefon almalıyız"
"Yul ile daha rahat konuşsun diye mi?"
"Hayır böyle durumlarda bize ulaşsınlar diye"
"Belki"
Bekledikleri yere geldiğimizde hepsi oturmuş sinirle bize bakıyorlardı.
"Tek kelime etmeyin zihniniz yeterli. Binin hadi"
"Nasıl bizi unutabilirsiniz!" Cassie sinirle kendini koltuğa bıraktı. Anlaşılan yol çok uzun sürecekti.
Hem beklemekten hem de saatin geç olmasından dolayı hemen uyumuşlardı. Klaus Ale'yi yatağan bırakıp geldiğinde gece yarısını geçmişti.
"Maggie şimdi nerde?"
"Oliva ile kalıyor ama sıkıntı değil"
"Ölü birinin hayata dönmesi kolay mı yani... Onlar için"
"Onlar?"
"Cadılar" onlardan çok nadir bahsederdi ve bu öfkeyle olurdu. Ama şimdi yanında bir de kalp atışı hızla atmaya başlamıştı.
"Hayır. Bu büyük bir güç ister."
"Bu güce sahip kim var?"
"Konu berbat. Daha eğlenceli şeyler konuşmalıyız" benim üstüme çıktığı anda onu yana itip dirseğimle doğruldum.
"Cassie hakkında konuşabiliriz"
"Bunun neresi eğlenceli?"
"Senin eğlenceli bulmaman, istersen daha eğlencelisi var tabi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN
FantasyGeçmiş ve gelecek, aralarında bulunan zamanın kayıp insanları, kaybolan hayatlar, kaybolmak istenilen hayatlar, sessiz fırtınalar, öldüresiye nefret, nefretten doğan aşk, yüz yılları hiçe saydıran saniyeler, yıkılan imparatorluğun sebebi olan ve yen...