"Klaus soruma cevap verecek misin?"
Geçmişte onu bu hale getiren bir kadın vardı bunu biliyorum ama o kadınla ne kadar yakın olduklarını hiç düşünmedim. Zihnim onları sadece sevgili olarak bile görmek istemediği için evlilik gibi bir konuya hiç girmiyordu.
"Önemi var mı?"
"Tabiki var Klaus!" Gerçekten biriyle evli miydi? Yani benim yerimde başkası mı vardı? Birlikte geçirdiğimiz her anın yerine yüzünü bilmediğim bir kadını koymaya çalıştım ama yapamıyordum. "Tanrım evliydin değil mi?.
"Nerina kalp atışın çok fazla kendini sakinleştir"
"Adı neydi? Neden hiç bahsetmedin?"bardağı elimden alıp masaya koydu. Yüzümü avuçlarının arasına alıp dudağımın üstüne küçük bir öpücük bıraktı.
"Güzelim, senin gibi biriyle değildim. Uzun ömrümde gerçekten evlendiğim tek kişi sensin"
"Niye tersini düşünmeme izin verdin o zaman?!"
"Ne tepki vereceğini merak ettim" omzuna vurup ondan ayrıldım. "Gerçekten olsaydı eğer..."
"Olmamış olmasını tercih edip buna inanıyorum ayrıca çok anlamak istiyorsan bir düşün bakalım ya şey olsaydı... Mesela benim kocam" gülümsemesi donuklaşıp gözlerini bana çevirince ters köşesine bastığımı biliyordum. "Eski.... Senden önceki yani demek istediğim"
"Aynı şey değil Nerina eğer öyle biri olsaydı hala hayatta olurdu... En azından bir süre"
"Cevabımızı aldığımıza göre konuyu kapatalım" beni onaylayarak kağıtları topladı. İçlerinden birinde Yul ve ailesinin resimlerini görmüştüm sanırım hala Nim'in onu sevmesini kabul edemiyordu.
"Pekala şimdi ne yapmak istersin?" pançoyu üzerime geçirip yorgunluğa teslim olmamak için son çabamı gösteriyordum.
"Saçım okşanırken uyuya kalmak istiyorum tek hayalim bu şimdilik"
"Benim için büyük zevk" Ben ondan önce çıkarken Klaus bir adamın kulağına bir şeyler söyledi ve aynı ciddiyetle etrafına bakındı.
O bakışlardan kurtulduğum için seviyorum ama buna alışmam gerekecekti.
....
"Klaus bunu şimdi yapmak zorunda mıyız?"
"Evet... Hadi ama yardımcı olman lazım"
"Çok yorgunum"
"Tamam sen şurda otur ben geliyorum"
İlk defa bebek alışverişini kendi istemişti. Heyecanlı mıydı bilmiyorum ama bu küçük kıyafetlere her baktığında gülümsüyordu. Görüş alanıma girdiğinde unisex renk olan her şeyi doldurduğu sepeti kasaya bırakmıştı.
Ve kadınlar. Hadi ama bebeği için alışveriş yapan bir adama asılmak ne kadar aşağılık bir şeydi! Sinirin verdiği uyarılmayla gözlerimi buraya doğru gelen Klaus'a diktim.
"Öyle bakma benim suçum değildi" kalkmama yardım edip belime sarıldı.
"Eve gitmek istiyorum" Ondan önce arabaya binip yersiz ortaya çıkan kıskançlığımı bastırmaya çalıştım. Bunu eve gidene kadar unuturum. Unutmak zorundayım.
Yolda şehrin kalabalık caddelerine, kışın son aylarının verdiği boğukluğa, eve giden yoldaki tenha ve terkedilmiş gibi duran cansızlığa bakıp ağzımı açmamak için kendimi tuttum.
"Kıyafetlere baktın mı?" araba durur durmaz inip bağırmadan fikrimi söylemek istedim. Bunu yapabilirim. Sonuçta onun bir suçu yoktu. O sadece masum masum bebeğine kıyafet almak istemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN
FantasyGeçmiş ve gelecek, aralarında bulunan zamanın kayıp insanları, kaybolan hayatlar, kaybolmak istenilen hayatlar, sessiz fırtınalar, öldüresiye nefret, nefretten doğan aşk, yüz yılları hiçe saydıran saniyeler, yıkılan imparatorluğun sebebi olan ve yen...