Gözlerimi açtığımda duvardaki fotoğraflardan yatak odasında olduğumu anladım. En son olanlar aklıma geldiğinde hızla doğruldum.
Bebeklerim iyiydi bunu tekmeleriyle göstermişlerdi. Yanımda duran bardaklarda kan olduğunu tahmin ettiğim şeyleri görür görmez içtim. Kendimi daha iyi hissettiğimde odadan çıkmak için kapıyı açmaya çalıştım ama kilitliydi.İşte o zaman camın da kocaman bir kilitle kapalı olduğunu gördüm.
"Klaus!"
"Evde biri var mı?"
Kimseden ses gelmiyordu. Eğer beni buraya Klaus getirdiyse evden kaçtığımı biliyor olmalıydı. Ama bilse bile beni evde yalnız bırakmazdı.
"Klaus! Aç kapıyı lütfen"
Neredeyse nefesimi tutup duyabileceğim ses aradım ama yoktu ev tekedilmiş gibiydi.
Kapalı alanlarla sorunum yoktu yani daha önce yaşamamıştım ama şuan giderek panikliyordum ve bebeklerin hareketi yüzünden nefes almakta zorlanıyordum. Soğuk su ile yüzümü yıkayıp telrar kapıya vurmaya başladım."Klaus lütfen aç kapıyı nefes almam lazım"
"Duyan biri varsa lütfen açın kapıyı"
Artık terlemeye başlamıştım. Üstümdeki elbiseyi çıkarıp serinlemeye çalıştım hatta soğuk su ile duş bile aldım ama faydası yoktu. Yerdeki kıyafetleri dirseğime sarıp sert bir şekilde cama vurdum çatlamıştı ikinci vuruşumda kırılınca içeri dolan havayı içime çektim. Uzun süre daralıp birden nefes alınca yorgun düşmüştüm. Camlara dikkat ederek yere oturdum.
Beni burda yalnız bırakmıştı. Her gün saldırı yapılan bu evde beni yalnız bırakmıştı.
Kendimi kukla gibi hissediyorum. Kendi hayatımı yaşamıyorum. Yoruluyorum. Ve hala inanmak istemiyorum. Doğum her an olabilirdi, eve saldırı her an olabilirdi benim için olmasa bile çocukları için bu düşüncesizliği kabullenemiyordum.
Zaman geçiyordu ama hala burdaydım. Ne kadardır burdayım bilmiyorum ama açlıktan artık sesim çıkmıyordu. Zihnimi meşgul etmeye çalıştım ama ilk aklıma gelen daha beterdi. Klaus o adamla konulurken bahsettiği kadın ben miydim? Eğer bensem neden ya da hangi güçle vampirlere saldırabilirdim ki? Benden neden nefret ediyordu? Sevdiğine eminim aşık olduğunu da biliyorum ama içinde bir yerlerde bana karşı ilk günden beri bir nefret var.
Kafamı kuruyan dudaklarımdan ve terden sırılsıklam olan boynumdan çekmek için ayağa kalkıp pencereden dışarı bakmaya başladım. Ama daha ilk ağacı görmeden dış duvara isabet edip çatlatan bir kazıkla hızla duvarın arkasına geçtim. Üstüste bıçak ve hançer atılıp karşı duvara isabet ettiriliyordu. Bir tanesi tam sırrımı dayadığım duvara isabet etmişti ve kıl payı kendimi yatağın diğer tarafına atarak kurtarmıştım.
Sürekli bir şey atıyorlardı artık sesten korkmamak için kulaklarımı kapattım. Bir süre sonra durmuştu. Yerde duran hançerlerden birini aldığım sıra tekrardan bir şeyler atmaya başladılar korkuyla yerime döndüm. Ağlıyordum ama sesimin çıkmaması için ağzımı kapatıyordum.
Birden sancım girdiğinde elimi karnıma koydum.
"Hayır çocuklar... Şimdi değil.... Burda değil
... Bu halde değil...."Ben konuştukça samxım azalıyorsu bende konuşmaya devam ettim ama bir yerde kelimelerim tükenmişti. Onlara şarkı ve ninni söyledim. Ama artık nefesimde yetmiyordu. Oturduğum yere uzandım.
Aşağıdan gelen sesleri duyduğumda gülümsemiştim ama sebebini bilmiyordum. Kapının açıldığını gördüm birinin beni yerden kaldırıp başımı dizine koyduğunu, birilerine bağırdığını anlayabiliyordum. Hatta çaresiz bakışlarının ardından bileğindeki kanı bana içirdiğini ve içtiğimde serinlemeye başladığımı da biliyordum. Bilmediğim tek şey bunlar olurken Klaus neredeydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN
FantasyGeçmiş ve gelecek, aralarında bulunan zamanın kayıp insanları, kaybolan hayatlar, kaybolmak istenilen hayatlar, sessiz fırtınalar, öldüresiye nefret, nefretten doğan aşk, yüz yılları hiçe saydıran saniyeler, yıkılan imparatorluğun sebebi olan ve yen...