Klaus ile gün boyu çok fazla yer gezmiştik. Ama çoğu aklımda yoktu. Hatta orda değil gibi hissediyordum. Gezmemizin sebebi ise benim bir yerde uzun süre durmak istemememdi. Aradığım bir şey vardı ama ne olduğunu bilmiyorum.
"Nerina beni dinliyor musun?" elini omzuma koyduğunda içimde kaynayan sinir tekrar belirmişti. Bugünlerde tahammülüm gerçekten yoktu en saçma şeye bile.
"Dinliyorum Klaus, resim hakkında konuşuyorduk"
Omzumdaki elinden hafifçe uzaklaştım. Sergide asılı resimlere bakarak anlatmak istediği şeyleri söylüyordu bana."Nerina o yarım saat önceki konu. En son Cassie hakkında kon... Sen iyi misin?" Hayır anlamında a kafamı sallayıp etrafı gösterdim.
"Çok fazla insana var. Boğazımın acısı rahat bırakmıyor" buna rağmen hızlı ve derin nefesler alıyordum. Ama artık kuruduğunu hissediyordum.
"Nefes almayı durdur, çok derin alıyorsun bu normal" beni neden anlamıyordu?
"Klaus, Beslenmen lazım!" istemsiz yüksek çıkan sesimle beraber yakınımızda bulunan herkes biz ebşr bakış atmıştı. Dikilmek yerine hızla binadan çıkıp arabaya bindim.
"Sana neler oluyor?" Kendi kendine fısıldamıltı, binadan çıkarken.
"Sadece susuzluğa olan direncim düşüyor" açıklamanın yeterli olmasını umarak hareket etmesini bekledim.
"Belki de okul seni kö..."
"Yeter Klaus! Sadece bir fakülte! Günde 2 saat uzaklaştığım bir yer! Neden istediğim bir şeye karşı çıkıyorsun?!"
"Nerina böyle devam ederse çocuklara karşı tehlike yaratacağını biliyorsun değil mi?"
"O kadar ileri gitmeyecek"
"Umarım"
Düşüncesi bile benim için korkunçtu. Ormana girdiğimiz an araba durmadan hızla inip dengemi sarsmadan kokusunu aldığım ilk hayvana saldırmıştım. Saldırmıştım yorum çünkü yaptığım şeye baktığımda bu beslenme olamazdı. Zavallı canlıya yaptığım yüzünden kusmuştum. Ve bu daha da susatmıştı. Böylece bir döngüye girdim.
Beslendiğim anda geri çıkarıyordum."Bu normal değil"
"Bir önerin var mı?"
"Hayır ama susuzluğun için sanırım yine damar yolu açmalıyız"
Eve gelir gelmez hemen yapmıştı. Midem bulana da en azından kusmadım ve birazda olsa iyi hissediyordum.
"Kahve ister misin?"
"Lütfen"
O mutfağa gittiğinde hala nefes almaya çalıştığımı farkettim. Koku arıyordum. Bulduğum an saldıracak gibi olacağım kokuyu. Elime tutuşturulan kahve ile arkama yaslandım.
"Klaus özür dilerim, bizim için planladığın bu değildi biliyorum" gözlerini yerde bir noktaya dikip dalmıştı.
"Sorun değil sonuçta gün daha bitmedi" uzanıp dudağımı öptüğünde hemen karşılık vermiştim. İğneli koluma dikkat ederek üstüne çıktığımda çalan telefonu ile dudağımı çektim. Ama boynunda oyalanırken karşı taraftan gelen erkek sesi çok net duyuluyordu. "3.Numara Pozitif" Bunun ne demek olduğunu sormak için kafamı çektiğimde Klaus beni kenara iterek evden çıkmıştı.
3 numara ne olabilir ki? Ve pozitif çıkması? Buna verebilecek bir cevaba sahip değildim. Kolumdaki bitmiş iğneyi çıkarıp onları çöpe attım. Çocuklar için yiyecek hazırlarken yukarıdan gelen sesle hızla çekmecede hazır bulunan hançeri aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN
FantasíaGeçmiş ve gelecek, aralarında bulunan zamanın kayıp insanları, kaybolan hayatlar, kaybolmak istenilen hayatlar, sessiz fırtınalar, öldüresiye nefret, nefretten doğan aşk, yüz yılları hiçe saydıran saniyeler, yıkılan imparatorluğun sebebi olan ve yen...