"Bunu... Sen... Bu gerçek değil, değil mi?" hem Ale'ye hemde Louis'e bakmaya başladım ama gördüğüm şey ortadaydı. Olmasını istemediğim şey gözümün önündeydi.
"Anne eninde sonunda olacaktı zaten..."
"Evet 5 yıl sonra!"
"Nolmuş yani?"
Bunu yapması için bir sebep yoktu. Ve ne zaman yaptığını da bilmiyordum. Ama eminim ki Klaus buna izin vermezdi. Ve bu demek oluyor ki ya onun bundan haberi yok ya da karşımda oğlumun 5 yıl sonraki hali olduğuna inanmamı bekleyen biri var.
"Diğerleri nerde?"
"Arka bahçede... Sanırım"
"Ale ablalarının yanına git, sen benimle geliyorsun"
...
Ondan 2 3 adım uzakta durup karnıma olası bir saldırıyı engelleyerek evden uzaklaştık. Nihayet düzlüğü geçip ormana girince kolundan tutup ağaca iteledim.
"Anne"
"İşte sana ilk soru; Eğer gerçekten benim oğlumsan baban buna nasıl izin verdi ve diğer soru eğer oğlum değilsen kim olduğunu ve ne halt ettiğini söyle!"
"Anne benim... ama daha büyük sorunumuz var."
"Sana güvenmiyorum"
"Eve gidelim her şeyi anlatacağım" yavaşça ağaçtan ayrılıp gözlerini etrafta gezdirdi.
"Hayır sen bana kim olduğunu söyleme...." beni kendine çekip yere düştüğümüzde hemen yanağımın dibinden geçen okun ağaçta alev aldığını görüp istemsizce onun elini tuttum.
"Takip ediliyorduk lütfen eve git anne" eve gidersem onu burda yalnız bırakacaktım ve eğer gerçekten benim oğlumsa bu ne pahasına olursa olsun yapmayacağım bir şeydi.
"Birlikte gidiyoruz!"
"Bu okları kardeşlerime doğru atılırken görmek istemiyorum anne şimdi eve git!"
"Eğer doğruyu söylüyorsan şunu bilmelisin boyun uzamış olabilir ama sen hala benim 5 yaşındaki oğlumsun ve bana bir daha sesini yükseltirsen ömründe yemediğin dayağı yersin!" asla değişmeyen kahkasını atıp bir anda beni kucağına almıştı.
"Bu durumdan hiç hoşlanmadım!"
"Bende seni seviyorum anne"
...
Düzlük alana geldiğimizde kendimi yerde bulmuştum. Ayağımın acısına rağmen kendimi toplayıp hırlayarak kavga edenlere baktım. Yavaşladıkları anda bunların Louis ve Klaus olduklarını farketmek çokta zor olmamıştı.
"Şimdi söyle bana kimsin sen ve...." sanırım zihin okuma yeteneğini yeni hatırlamıştı. Elimde destek alıp yanlarına gittim.
"O bizim oğlumuz sanırım"
"Anne! Sanırım mı?!"
"Bir şekil değiştiren olabilirsin" emin olamadığı için sert davranamıyordu.
"Tamam bakın mutfak çıkışındaki 5 gözlü çekmecenin üstünde 2 şişe kan bulduk. Bu annemle kavga ettiğiniz gündü. Ve... Annem uzun zaman gelmeyince bizde içmeye karar verdik Cassie ve ben"
"Annen o şişeleri her zaman saklar" O bana onay için bakarken o günü hatırlamaya çalıştım. Stresli anları atlayınca geriye zaten bir tek kan içtiğim an kalıyordu. Ve sanırım ben onu evden çıkarken saklamadım.
"Doğru söylüyor. Sanırım. Umarım"
"O halde eve gidebilir miyiz artık? Çünkü ormanda bize alevli ok atan bir manyak vardı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN
FantasiaGeçmiş ve gelecek, aralarında bulunan zamanın kayıp insanları, kaybolan hayatlar, kaybolmak istenilen hayatlar, sessiz fırtınalar, öldüresiye nefret, nefretten doğan aşk, yüz yılları hiçe saydıran saniyeler, yıkılan imparatorluğun sebebi olan ve yen...