Kendimi toplayıp öğrenmeye çalıştığım şifa büyülerini sadece kendimin anlayacağı dilde kısa notlar halinde yazıp zihnimde tutmaya çalıştım.
"Tek bir soru ve hızlı cevap! Bugün sen hamileyken gittiğimiz o yola gittin mi?!" Klaus bir anda yanımda bitip sorusunu sorduğunda kalbimin korkuyla çarpmasına rağmen bedenim sakindi.
"Arkadaşımla birlikteydim, yarın geldiğinde sorabilirsin!" buna inandı mı bilmiyorum ama elimdeki kağıtlar daha çok dikkatini çekmişti.
"Bunlar ne?" birine eline aldığında anlamayacağını bilsem de geri çekip destelerin arasına sıkıştırdım.
"Tükenenler listesi yapıyorum. Tahammülüm, sabrım, iyi niyetim, dayanma gücüm daha sayayım mı?"
"Arkadaşınla vakit geçirmek sana yaramış, baksana espri yeteneğini kullanmaya başladın." türlü anlamlar dolu kısa cümlesini söyleyip elimdeki desteyi aldı. "Bilmem gereken bir şey var mı?"
"Hayat enerjim yüzde iki falan ve sen bana soru soruyorsun Klaus, farkında mısın?"
"Var mı yok mu?" kağıtları anlamadığı için kenara bırakınca ağrıyan omuzlarını rahatlatmak için geriye uzanıp esnettim.
"Benim yok. Sen söyle. Mesela amcan neden aramış? Bu arada onun için meraklandığın da gözümden kaçmadı." yüzünde küçük bir gülümseme oluşmuştu. Üstelik amcası hakkında konuşmama rağmen.
"Nefes almasa iyi biridir amcam." işte bu onun vereceği cevap ama gerçekten amcasıyla arasındaki buz eriyor gibiydi. Tabi benim hakkımdaki gerçekleri saklamama yardım ettiğini öğrenmezse. Sıkıntıyla nefes verip yatağa iyice yerleştim.
"Sen nerde... Ya da hızlıca asıl soruyu sorayım, o cadıyı aramaya gitmedin değil mi?" bakışlarını kaçırmayıp hafif gülümsediği için yalan söylemeyeceğini düşünüyorum Klaus.
"Hayır gitmedim." Adi piç. Adi, yalancı şerefsiz. Bari gözlerini falan kaçır.
"Soran olursa ben yardım almadım kendi imkanlarımla delirdim derim Klaus, duygu durum bozukluğu kocamın eseriyim demem." Kendi kendime güldüğüm için biraz geriye çekilmişti. Sanırım delirmeye başladığımı düşünüyordu.
"Aşkım, sen bugün bir şey mi içtin?"
"Sarhoş değilim Klaus, ben hayatımdaki bazı olaylara gülmezsem işte o zaman deliririm." ona olan sinir ve kıskançlığımla, Eudiksia'nın ve çocuklara artık yalan söylememe gerek kalmamasının, yaptığımın onlar tarafından da onaylanmasının verdiği mutluluk beni resmen sarhoş etmişti.
" Sen iyi değilsin. " dibime kadar girdiğinde öpeceğini sanmıştım ama koklayıp geri çekildi. "İçki sarhoşu olmadığına göre sanırım mutluluk sarhoşusun. Ve sebebi ben değilim belli ki"
"Bu daha hiçbir şey, inan bana. Her neyse sen bütün gün neredeydin? Kiminleydin? Ve beni neden arayıp nerde olduğumu sordun?"
"Vampir işleri ile ilgileniyordum ve yok olan meclislerin yerine yenisi geçmesin diye uğraşmakla meşguldüm. Kiminle olduğumun bir önemi yok adlarını bile bilmiyorum. Son soruna cevap vermeme gerek yok diye düşünüyorum. Sonuçta evden çıktığında gezi programına katılmış gibi ülke içinde gezip duruyorsun." Stan ile Ulusal parka gitmemi kastetmişti.
"Peki... Çocuklar okuldan kaçta geldi?" işte şimdi yüzü düşmüştü. Eğer onları takip edenler benimle olduklarını bilselerdi Klaus bunu söylerdi demek ki onun da haberi yoktu.
"Tam vaktinde gelmişler."
"Emin misin? Çünkü daha önce onların korumaları atlattığını söylemiştin. Yani bütün gün okuldalardı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN
FantasíaGeçmiş ve gelecek, aralarında bulunan zamanın kayıp insanları, kaybolan hayatlar, kaybolmak istenilen hayatlar, sessiz fırtınalar, öldüresiye nefret, nefretten doğan aşk, yüz yılları hiçe saydıran saniyeler, yıkılan imparatorluğun sebebi olan ve yen...