"Vücudunun verdiği tepkiydi aşkım korkulacak bir şey değildi"
İşte yine yalan söylüyordu.
"Onların kalp atışlarını duyuyor musun?"
Tekrar kavga etmemek için ya da etsek bile kaybedeceğim için benim için önemli konuya geçtim.
"Her saniye hem de"
Vampir hızıyla kan getirmişti. Elinden alıp koltuğa oturdum.
"Peki savaş nasıl gitti?"
Az önce sinirle kalkarken kolumdaki serumu çıkarmıştım ve ayakta durduğum her saniye gözüm karardığı için Klaus'un yüzündeki, ellerindeki ve üstündeki kanları yeni görüyordum.
"Aman Tanrım! Klaus sen iyi misin yaralandın mı?"
Bardağı kenara koyup onun vücudunu kontrol ettim yara olmadığını anlayana kadar.
"Ben iyiyim merak etme hayatım"
Ama hala sanki gözden kaçırdığım bir yarası varmış gibi hissediyordum boynunsaki kanı silip yara morluk vs. aramaya devam ettim.
"Beni incelemek ya da bana dokunmak için bahane arıyor gibisin"
Zaten hoş bir tonda söylediği yetmezmiş gibi üstüne birde güzel bir gülümseme ile bana baktığında bacağımı sağ tarafa atıp üstüne çıktım.
"Klaus bunun için bahane aramama gerek yok sen benim kocamsın"
Belime koyduğu ellerinin üzerinden elimi çekip gömleğinin düğmelerini açmaya başladım.
"Bu da bunun bana sağladığı ayrıcalıklar"
Hızlanan nefesiyle belimden daha fazla kendine bastırınca ikimizdende inilti çıkmıştı. Dudakları boynumdayken açılan kapıdan içeri panik halinde Alisa girince kendimi koltuğun diğer tarafına attım.
"Çocuklar çok özür dilerim ama gelmeden önce ses yapmıştım sanırım duymadınız"
"Alisa anı bölmene neye borçluyuz?"
Cümlenin sonuna doğru zihnini okuduğu için hızla ayağa kalkmıştı. Aklıma gelen şeyle bende kalkıp kolundan tuttum.
"Nim'e bir şey mi oldu?"
"Bilmiyorum sadece haber alamıyoruz"
Klaus birden kaybolduğunda Alisa'nın yanına yürüdüm.
"Bursa beklerken aklımı kaybetmek istemiyorum Alisa beni kızımın yanına götür"
Kafasını sallayıp kucağına aldı ve indiğimde deniz kenarındaydık. Karşımdaki 2 katlı evin çoğu yerinde kazıklar saplıydı ve yerde bedenler vardı.
"Nim!"
Klaus'un sesiyle içeri koştum. Dışarıya göre evin içi iyi durumdaydı. Yukarıdan gelen sesle merdivene yöneldim.
"Nim neredesin?"
Merdiven boşluğunda alttan yanan cılız ışığı gördüğümde mini bölmeye indim."Klaus buraya gel burda bir şey var"
Açtığımda göreceğim şeyden korkuyordum ve cesaret edemiyordum.
"Korkma kalp atışlarını duyabiliyorum"
Tam açacakken onu durdurdum.
"Ya yaralıysa?"
"Dünyanın iyiliği için bunun olmamasına dua et"
Nefesimi tutup açmasını bekledim. Tanrıya şükür korktuğum şey olmamıştı.
"Geri çekil!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN
FantasyGeçmiş ve gelecek, aralarında bulunan zamanın kayıp insanları, kaybolan hayatlar, kaybolmak istenilen hayatlar, sessiz fırtınalar, öldüresiye nefret, nefretten doğan aşk, yüz yılları hiçe saydıran saniyeler, yıkılan imparatorluğun sebebi olan ve yen...