Herhangi bir anıya daha gitmemek için odaklanmaya çalıştım.
Bir kez daha annemin haklı olduğunu anladım. Klaus ile beraberken hayatım hep tehdit altındaydı. Merak ediyorum kaç kere daha ölümden başkaları sayesinde kurtarılmıştım. Ve Silaas. Bana hayatta kalmamın birinin dudağından çıkacak bir kelimeye baktığını söylediğinde ihtimal bile vermemiştim ama o da haklıymış.
Kontrolü kaybedip tekrar bir anıya düştüğümde bu sefer dışarıdaydım. Etrafımda tanımadığım kişiler vardı ama karşılarında duran annemi ve yanlarındaki kişileri de gördüm. Gözlerim Klaus'u aradığında fazla ileri bakmadan görmüştüm onu. Sanırım burası da anneme saldırdığı yerdi.
"Geri çekilin!" bağıran adamlardan birini annem susturup iki üç adım öne çıktı.
"Gerçekten ona her şeyi anlatabileceğini ve onu da kendin gibi bir cadı yapacağına inandın mı?"
"Zaten bilmesi ve olması gerekiyordu. Kızımı sana bırakmayacağımı söylemiştim."
"Bende sana karşılıksız kalmayacağını söyledim. Ayrıca bunları yaparak kızının hayatını tehlikeye attığını farkındasındır umarım"
"Ona zarar veremezsin"
"Ama ona verebilirim" hızla Nela'nın boynunu ısırdığında kargaşa başlamıştı. Her çığlığı duyduktan sonra geriye çekildim ama bu sefer sadece kendi sesime odaklandım. Bir anı daha görmeye gücüm kalmamıştı.
"Daha görmen gereken çok fazla şey var!"
"Beni rahat bırak!" sert bir şekilde zemine çarptığımda her hücremin yandığını hissettim.
...
Gözlerimi açtığımda bedenim benden önce uyanıp çırpınmaya başlamıştı bile. Doğrulup etrafa baktım. Bildiğim bir oda da değildim. Yataktan kalktığımda sadece iç çamaşırı vardı üzerimde.
"Burası neresi?!" etrafta kıyafet olmadığı için kapıya kadar gidip evde birinin olup olmadığını kontrol ettim. "Biri var mı?!" kapıdan çıktığımda evde kimsenin olmadığından emindim artık.
Nerdeydim ben? Evin içinde telefon aradım ama hiçbir şey yoktu. Ormanın içinde olduğum için dışarı çıkmaya cesaret edemedim. Vampir olup olmadığımı anlamak için koşmaya çalıştım tanrıya şükür hala vampirdim. Odaya dönüp bulduğum ilk şeyi üstüme geçirdikten dışarıdan gelen sesle beraber kendimi korumak için hızla aşağı indim. Kapıyı açana kadar kim olduğunu bilemedim ama bu Halbert'ın kendisiydi.
"Nelina, her şey yolunda mı? Birkaç gün uyuyacağını söylediğin için rahatsız etmek istemedim."
Sürtük! Umarım bedenlerimiz değişmemiştir. Koluma dokunmasıyla geriye çekildim.
"Sevgilim iyi misin? Aç olman lazım hadi bir şeyler yiyelim" tutmaya çalıştığı kolumu sertçe çektim. "Nelina"
"Ben Nelina değilim!"bu sefer o geriye çekilip beni inceledi.
" Nerina "
"Klaus nerde?"
"Onu ararım" şaşkınlığını atamadan telefonunu çevirip bana uzattı. "Bana inanmaz" telefonu ondan alıp kulağıma götürdüm.
"Sürtüğünden ayrılmayı başarıp üstüne birde cesaret patlaması yaşayıp artık ölmeye de karar verip beni mi aradın amca?"
"Klaus... Benim... Nerina" yutkunmasını duyduktan sonra telefon kapanmıştı.
"Nerina sen..." elimle susmasını söyleyip bulanan midem yüzünden ağzımı kapattım. "Lavoba hemen şurda" telefonu ona fırlatıp dediği yere gittim. Gözümün önüne gelen onca şey yüzünden midem daha çok bulanıyordu. Özellikle eğer benim bedenimdeyse Nelina'nın Halbert dahil daha kaç kişiyle yattığını düşününce. Son kez olmasını umarak sifona bastım. Yüzümde hissettiğim acıyla elime bulaşan kanı gördüm. Kısa süre aynaya bakıp bunun gitmeden önce Klaus'un yüzümde çizdiği yara olduğunu farkettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN
FantasyGeçmiş ve gelecek, aralarında bulunan zamanın kayıp insanları, kaybolan hayatlar, kaybolmak istenilen hayatlar, sessiz fırtınalar, öldüresiye nefret, nefretten doğan aşk, yüz yılları hiçe saydıran saniyeler, yıkılan imparatorluğun sebebi olan ve yen...