Güvenmek

53 6 0
                                    

Kambur girdiğim bu savaştan dimdik çıktığım bir gecenin sabahı bu.
N. M


Benim ondan ayrılmak istemem söz konusu bile değildi ama dudaklarımı ayırdığım an onun kaçacağını biliyorum. İkimizde, öpüşürken aynı zamanda kavga ediyorduk çünkü o ayrılmaya bense tutmaya çalışıyordum.

Nefesim çoktan azalmaya başlamıştı hatta hafif bir baş dönmesi bile vardı ama pes etmeyecektim. Klaus'un belimde ve bacağımda dolanan elleride bana yardımcı olmuyordu.

Kısa bir süre nefes alacak zamanım olduğunda dudaklarım boştaydı ne olduğunu anlamak için gözlerimi açmamla sırtımın yatağa değmesi bir olmuştu. Tekrar dudağımız buluştuktan sonra tekrar boşluğa düştüğümde gözümü açtım gitmişti. İnanamayarak etrafa baktım gitmişti. Kendi odasındaydık ve cam açıktı. Dağılmış saçlarıma elimi atıp halime güldüm. Sanırım buna alışmalıydım. Yerden gömleğimi alıp kendi odama geçtim ve duş alıp rahat bir şeyler giyindim.

Evin içinde canım sıkıldığı için odasında onu beklemeye karar verdim ama güneş doğmak üzereyken bile gelmemişti. Kahve yapmak için odadan çıkacaktım ki telefon çaldı. Neredeydi bu?
Odanın her yerinden sesi geliyordu ama görünürde yoktu. Yatağın kenarlarına baktığımda oradaydı,yere eğilip ordan alacakken beyaz bir kutu görmüştüm. Telefon sustuğunda tek odak noktam o kutuydu. Ne kadar bakmak istemesem de bir kere merak etmiştim. Tam alacakken kendimi durdurup geri yerine koydum. Aşağıdan gelen sesle irkilip odadan çıktım.

Evde kimse yoktu. Zihnime dolan anıları geri itip kahve yaptım. Mutfakta geçenlerde Klaus'un bana verdiği hediyeyi gördüm açmamıştım öylece duruyordu. Sanki şuan almış gibi sevinip içeriye koltuğun üstüne oturdum.

Bir kolyeydi. İçine fotoğraf konulabilen ince işlemeli bir kolye. Hemen boynumdan geçirdim. Aynada kendimi izlerken dikkatimi yüzüm çekmişti. Dudaklarım kırmızıydı, şişmişti ve dünkü yerde kabuk tutmuş bir yara vardı. Sağ omzumda dün itmeye çalışırken yaptığı baskıdan kalma morluk vardı. Bacaklarımın üstünde ise aynı yerlerde morluklar vardı. Sanırım bu yüzden gitmişti. Odamdan uzun bir pijama bulup onu giydim en azından gördüğünde kendisini suçlamayacaktı.

Öğlen olduğunda tekrar aradım ama yine açmadı bende bu sefer giyinip ormana bakmaya karar verdim.

Evden fazla uzaklaşmadan onu bulmuştum. Küçük bir gölün kenarındaydı. Tam beni farketmesi için bağıracakken yüzündeki kanı gördüm. Etrafta çoğu yerde küçük küçük kan lekeleri vardı. Onun vampir olduğunu biliyordum ama endişelendiğim tek şey onun zarar görmüş olma ihtimaliydi.

Gözlerimiz buluştuğunda koşarak yanına gittim.

"Burda ne işin var?"

"Klaus sen iyi misin?"

" Evet bu bana ait değil."
"Neden evde değilsin bir şey mi oldu?!"

"Hayır olmadı sadece seni merak ettim ve telefonuna bakmayınca daha da endişelendim"

"Ormana tek başına gelme Nerina, burası senin düşünebildiklerinden daha tehlikeli"

Beni kucaklayıp eve getirdi, hala bu hisse alışamadım için koltuğa oturdum ve henüz soğumamış kahveden yudum aldım.

"Dışarı çıkmak ister misin?" Çekmecekerden bir şeyler alırken sormuştu ama sanki evet dememi istiyor gibiydi arkasından gidebileceğimiz yerleri sayıyordu.

ECNADEYNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin