İçeri girdiğimizde kızlar kitaplara gömülmüştü. Ale ve Efruz ise yerde çıngıraklar ve oyuncaklarla oyalanıyordu. Bizi farlettiklerinde Ale gülümseyerek oyununa geri döndü.
"Kızlar, ne yapıyorsunuz?" Wilson'ı sonradan görüp kitaptan biraz ayrılarak arkalarına yaslandılar.
"Babam hava büyüleri hakkında bazı kitapları verdi onlara bakıyorum, Nim ise..."
"Kontrol büyülerine bakıyorum" ikisi de bana söyleseler de baktıkları kişi Wilson'dı. Onun çekingen tavırları yüzünden biraz daha zaman verip koltuğa oturdum.
"Louis geldi mi?"
"Hayır anne, Cassie aradı ama açmadı"
Klaus ve Louis yalnız kolay kolay bir yere gitmezler ki. Özellikle çocuklarımız arasında en az sorun yaratan oğlumuzken. Telefonumu kontrol edip bir süre daha beklemeye karar verdim. O sırada Wilson'ın hala kapının yanında dikilip kaçamak bakışlarla onlara baktığını gördüm. "Bu arada geçen sefer tanışma olmamıştı. Wilson lütfen yanımıza gel, yabancı değilsin artık."
"Louis burda değil yani boğazını sıkacak kimse yok ve bunun için özrü dileriz"
"Boğazımı sıkacak kimse olmadığı için mi yoksa boğazım sıkıldığı için mi?" Cassie öylesine söylediği özrü onun cevabıyla ciddileştirip samimi bir şekilde gülümseyerek sandalyesini ona çevirdi.
"O gün için, tamamen."
"Sorun değil, özrünüz kabul edildi."
Henüz resmi olarak tanışmadıklarını hatırlayınca onları izlemeyi bırakıp hafifçe doğruldum. "Bu arada kızlar bu Wilson ve benim minik meleklerim Ale, Efruz, Nim ve Cassie,Louis ile tanıştın zaten."
"Her biriniz için ayrı ayrı memnun oldum hanımlar."
"Biz de öyle. Kahve içecek olan var mı?" Nim'in sorusuna Wilson, ben ve Cassie aynı istekle cevaplayınca bizi inceleyip mutfağa girdi.
Wilson koltuğun en uzak köşesine otursada onlardan gözlerini ayırmıyordu.
"Meclis ya da diğerleri ne düşünüyor bilmiyorum ama onlar canavar değiller. Yanlarına gidip konuşabilirsin" Cassie'nin yanına gitmesini beklerken yere oturup Efruz ve Ale ile ilgilenmeye başlamıştı. Ben de yukarı çıkıp üstümü değiştirirken Klaus'u ve Louis'i aradım.
"Nerina, bu kadar ısrarlı aramanın sebebi ne?" Klaus'un sesiyle giyinmeyi bitirip telefona odaklandım.
"Kocama ve oğluma ulaşmaya çalışıyorum Klaus! Neredesiniz? Neden telefonlara..."
"Baba oğul zamanı yapamaz mıyız yani?"
"O zamanın içeriğini söylersen neden olmasın?" arkadan gelen sesi dinlemeye çalıştım sadece onun sesi vardı. "Neredesiniz?"
"Louis'in vampir yanı baskın olduğu için eğitimini ona göre ayarladım." yüzüme kapatıp beni öylece bırakmıştı. Sinirimi yatıştırdıktan sonra aşağıdan gelen gülme sesleri ile kendimi toplayıp yanlarına indim.
"Ne yapıyorsunuz?" Ale ve Wilson bilek güreşi yapıyordu ve Wilson onun sevinmesi için zorlasa da başarılı olamıyor gibiydi. Hemen yanlarında ellerini uzatmasından anladığım kadarıyla büyü yapmaya çalışan Cassie'i gördüm. "Cassie?"
"Odaklanmasını bozma Nerina, hava büyüleri kontrolü zor büyülerdir. Dayanak noktan çok sağlam bir şey olmalı biz de Cassie'nin kardeşine yardım etme duygusuna oynayalım dedik."
"Yani şuan gerçekten zorlanıyorsun?" Ben oyun oynadığını sanmıştım.
"Bu küçük hanımda fazlasıyla güçlü" benim için ayrılan kahveyi alıp onları izlemeye başladım. "Bir tık daha zorlaman lazım Cassie, o zaman sorunsuz bir şekilde yapabilirsin. Unutma iyi anılarına ve iyi duygulara odaklan"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN
FantasíaGeçmiş ve gelecek, aralarında bulunan zamanın kayıp insanları, kaybolan hayatlar, kaybolmak istenilen hayatlar, sessiz fırtınalar, öldüresiye nefret, nefretten doğan aşk, yüz yılları hiçe saydıran saniyeler, yıkılan imparatorluğun sebebi olan ve yen...