Ciddi olup olmadığını anlamak çok mu zordu bilmiyorum ama duyduğum cümleden emindim.
"Ne demek bu?" açıklamadan kaçmaması için büyüyle odayı kilitleyip cevap için bekledim.
"Nerina her gün değiştiğini görmüyor musun?"
"Sırf biraz kırıldın diye değişen ben mi oldum? Kalus bunların hepsi senin beni çok rahatça suçladığın şeyler üstelik yaptıklarına değinmedim bile!" Sahilde çektiğim fotoğrafı açıp ona uzattım. "Ya sizin beden değiştirdiğinizi anlamasaydım da bunu görseydim? O zaman bana bunca şeyi nasıl açıklamayı düşünüyordun? Üstelik sicilin temiz bile değil!"
"Güvenerek!"
"Güven? Hem de sana? Aslında Klaus eğer sana biraz bile olsa güvenmeseydim sorgulamak istediğin bu evlilik devam etmezdi."
"Ben bana olan güveninden bahsetmiyorum Nerina, sana olan güvenimden bahsediyorum."
"Olmayan bir şeyden yani."
"Bence bugün olan her şeyden sonra sana güvendiğimi anlaman gerekirdi." onu hafif iterek bar kısmına ilerledim.
"Güvendiğin için büyüden uzak tuttuğunu söylediğin oğlumuzun bedenine girdin zaten değil mi?"
"Onun amacı çok farklıydı."
"Ne var biliyor musun? Artık umrumda değil. Güven ya da güvenme. Umrumda değil."
"Güvendiğimde ya da güvenmediğimde iki farklı insan olduğumu biliyorsun, bu kadar rahat söyleme bence" elimdeki küçük şişeyi alıp koltuğa oturunca hafifçe gülümsedim.
"Bunca zaman sustuklarımı tam yüzüne bağırasım var Klaus, bunun için beni kışkırtma."
"Rahatlatacaksa çığlıkta atabilirsin." beni bu kadar sinir edip kendisinin gülümsemesi sinirlerimi bozmuştu.
"Duymayacağın için sorun yok değil mi?"yüzüne bakmak için ona döndüğümde hemen dibimde bitmişti.
"Ben seni her zaman duyarım aşkım. Özellikle çığlıklarını."
Sanki az önce birlikteliğimizi bitirmek isteyen o değilmiş gibi şimdi de dudağımı öpmeye çalışıyordu. Kendimi kaptırmamak için geriye kaçtığım da bir şekilde kendimi onun kucağında, duvara yaslı halde buldum. "Ayrılmak istediğin biriyle sevişilmez"
"Ayrılmak istediğim zaman hatırlarım bunu ama şimdi, gel, benimle yüksel" geriye çekilip hızla kendini bana ittiğinde inlememi tutmak için kendi dudağımı ısırdım.
"Geri çekil yoksa..." hormonlarım tavan yaptığı için zihnim doğru düzgün cümle kuramıyordu.
"Yoksa ne?"
"O iğrenç olduğunu söylediğin yalanları devam ettiririm." Bunun beni bırakmasını sağlayacağını düşünmek için aptal olmam lazımdı, aptalmışım. Saf şehvetin yanına öfkesi de eklenince öptüğü yerlere dişlerini geçirmekten vazgeçmedi.
"Onların hesabını çok uzun zaman vereceksin." bacaklarımı daha çok kendine çekip yatağa iteledi. Oluşan kısa bir boşlukta kendimi kenara itip yataktan kalktım. "Hileci."
"Umrumda değil." kalkanı kaldırıp kendimi odadan dışarı attım. Bunu başardığıma göre vazgeçmemek için hızla aşağı inmem gerekiyordu. Kendimle kavga ederekte olsa koltukta uyumak üzere olan Sia'nın yanına gidebilmiştim.
"Nihayet inebildin, kavganızı duydum." Sessizlik büyüsü yapıp dizlerine uzandım.
"Daha kötüleri olmuştu, bunu yarın konuşalım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECNADEYN
FantasyGeçmiş ve gelecek, aralarında bulunan zamanın kayıp insanları, kaybolan hayatlar, kaybolmak istenilen hayatlar, sessiz fırtınalar, öldüresiye nefret, nefretten doğan aşk, yüz yılları hiçe saydıran saniyeler, yıkılan imparatorluğun sebebi olan ve yen...