Şüphenin Gölgesi

42 3 0
                                    

İçim soğudu, ne oldu tam olarak bilmiyorum ama bu hissi başka türlü anlatamıyorum kendime, sadece içim soğudu, yani, içim şey oldu böyle, eksildi gibi oldu, kendime dair umudum bir tık daha azaldı, neden ben de bilmiyorum, üzüldüm ama belli etmedim ama, çok üzüldüm. Öfkelendiğim yerlerde vardı ama en yoğun şey üzülmekti.

"Nerina, iyi misin?"

Değilim anne. Nasıl olabilirim? Güvenip evlendiğim, çocuklarımın babası, kendi hayatımı ve çocuklarımın hayatını hiç düşünmeden ellerine bırakacak kadar güvendiğim adamı ben hiç tanımıyormuşum.

"Kızım lütfen beni anlattıklarım için pişman etme bir tepki ver!"

"Bunca şeyden sonra kendimden nasıl özür dileyeceğimi bilmiyorum." gözlerimi boşluktan ve geçmişte olupta şimdi anlam kazanan olayları hatırlamaktan çekil annemin endişeli yüzüne baktım. "Ve sen daha hepsini anlamadın, değil mi?"

"Şimdiye kadar anlattıklarımdan bile pişman oldum" damlayan gözyaşımı silip gülümsedim.

"Diğerlerini de duymak istiyorum"

"Ama ben anlatmak istemiyorum bunlara hazır değilsin Nerina" bunu bildiğim için ısrar etmedim. "Ama başında da söylediğim gibi bunların hepsi yıllar hatta asırlar önceydi ilk tanıştığımız da ben de inanmamıştım aynı adam olduğuna ama belki de değişmiştir"

"Sorun değil anne" Efruz'un sesiyle ona dönüp kucağıma aldım. "Eve gidip dinlensem daha iyi"

"İstersen burda kalabilirsin"

"Anne buraya geldiğimi biliyor eğer kalırsam şüphelenecektir"

"İstediğin zaman gelebilirsin o halde" ona sarılıp ayaklarımın titrememesine çaba göstererek arabaya bindim.

Caddeleri hatta tüm şehri farkına bile varmadan gezdikten sonra nlhauet evin yoluna girdim.

"Sen de duydun mu Efruz?" bebek dilince sesler çıkarınca gülümsedim. "Öyle bir adamdan siz nasıl dünyaya gelebildiniz bilmiyorum ama gördün mü bak insan deli gibi koşmak istediği yere adım bile atmak istemiyor." elimi uzattığı parmaklarında dolaştırıp tekrar yola odaklandım.

Büyük kapıdan içeri girdiğimde burnuma kokuları gelmişti. Sonrasında sesleri. Arabadan inip oğlumu kucağıma aldığımda o da onların kahkaha seslerine katılmıştı. Biraz daha oyalanıp seslerini zihnimde dönüp duran hikayeleri susturması için kullandım.

Kapıyı açtığım anda alnıma gelmekte olan bıçaktan son anda itilmekle kurtulmuştum.

"Ne!"

"Anne özür dilerim farketmedim" beni saran koldan çekilip Efruz'u verdim.

"Neden kafama bir bıçak geldiğini anlatmak ister misiniz?!" alnıma bakmaya çalışan Klaus'a bakmamaya çalışarak Cassie'nin havada kalan parmağınaçı takip ettim. "Evin içinde mi antrenman yapıyorsunuz?!"

"Aslında öyle değil çocuklar..."

"Sizin doğaüstü güçlerinize sahip olmayan 7 yaşında bir çocuk var bu evde!" sinirim onlara değildi ama onun sesini şu an için duymak istemiyorum.

"Ben iyiyim" Ale'nin saçlarını okşayıp verdiğim tepkiden dolayı kırılan Cassie'ye döndüm.

"Anne biz hareketli bıçak atma eğitimi alıyorduk ve kapının arkasında hedef tahtası vardı ben seni duymayınca..."

"Sorun değil Cassie ama dikkatli olun" efrafın dağınıklığına hepsini dikkatini çekip "Burayıda toplayın" diyerek odaya çıktım. Tek istediğim  yatağa uzanıp gözlerimi kapatmak.

ECNADEYNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin