parça

6 0 0
                                    

Okulda karşılaşmak istediğim son insan Akay'dı. Gerçek anlamda tanıştığımız ilk gün ağzımdan her şeyi kaçırarak kendi gizliliğimi ihlal etmiştim. O günden beri peşime takılmıştı. Ancak bazı dersleri atlattığımda kendime vakit bulabiliyordum. Ama bugün yeni gelenlere okulu tanıtacağını unutmuştum. Okulun en üst katında avare avare dolaşırken birden o, Ejder ve Kaya karşıma çıkınca müdüre yakalanmış gibi kalakaldım.

"Dolunay?" Gözlerimi devirdim.

"Selam arkadaşlar." diyerek yanlarından geçmeyi planlıyordum ama Akay "Turumuza katılmak istediğini bilmiyordum." deyince irite olmuş bir şekilde ona döndüm.

"Turunuza ihtiyacım yok, Akay." dedim sevimsizce.

"Öyle mi?"

"Aynen. Bu okulu senden bile daha iyi biliyorum." Az gezmemiştim buralarda. Bazen kurbanlarımın çok ciddi meseleler konuşası geldiğinde sınıftan, tuvaletlerden daha sessiz bir yere kaçmam gerekiyordu. En üst kat öğretmenlerin katıydı ama oldukça geniş olduğundan ve fazla görünmediğimden o zamanlarda buraya çıkmayı tercih etmişimdir.

"Hadi ya? Öyleyse turu sen yapsaydın bu odadan da bahseder miydin?" Cebinden ufak bir anahtar çıkarınca kaşlarım çatılır gibi oldu. Anahtarı gözüme sokarak salladıktan sonra duvara yanaştı. Arada kalarak bir bana bir Akay'a bakan Ejder'le Kaya'ya baktım. Akay duvardaki çatlağın orada bir delik bulup anahtarı oraya soktu, çevirdi ve çatlakların bir kapı olduğu ortaya çıktı. Kapı içeri doğru gıcırdayarak süzüldüğünde Akay gururla bana baktı.

"Bahse girerim burayı daha önce sen bile görmemişsindir." Diğerlerini de davet ederek ufak kapıdan içeri girdi. İçerisi kapının aksine normal yükseklikteydi ve oldukça büyüktü. Bir dersliğe bekliyordu. İçerisi tamamen boştu. Akay içeriyi tozlu bulunca camını açmaya gitti. Bense diğerleriyle birlikte içeriyi didik didik tarıyordum. Bu gerçekten yeniydi.

"Burası bizim gizli tapınağımız." Kaşlarımı kaldırıp indirdim. "Biz arada Barış'la buraya kaçıp bir şeyler atıştırır, izleriz. Ancak bu, burayı son görüşünüz." Kapı çarptı ama hepimiz cereyana verdik sanırım ve üzerine fazla düşünmedik.

"Öyle işte, şimdi sırada öğretmenler odası var." Akay kapıyı açmaya gitti ama kapının kolunu birkaç kere indirdiğinde merakla ona döndüm. Koldan sıkışmış gibi sesler çıkıyordu.

"Hayrola?" diye sordu Ejder. Yüzümü buruşturarak baktım ona.

"Kapı sıkışmış. Sıçayım."

"Çok ayıp Albebe." diye sevimli bir sesle onu iğneledim. Bana tepki bile vermeden kapıyı zorlamaya devam etti. Pes ederek arkasını döndüğünde yüzüne garip bir bıkkınlık vardı.

"Kilitlediler bizi buraya."

"Kim?" diye sordu hemen Kaya.

"Bilmiyorum."

"Akay anahtar nerede?" diye sorarak ona doğru atıldım.

"Kapıda unutmuşum."

"Tebrik ediyorum. Telefonunu aldın inşallah."

"Yo, şarjı bitmişti."

"Aferin. Neyse, benimkinden ara kimi arıyorsan." Diyerek telefonumu uzattım –ki bu tehlikeli bir hareketti ama bu aptalları yönetmek bana düşmüştü anlaşılan. Almadı.

"Okul görevlilerinin numaraları ezberimde değil, takdir edersin ki."

"Akay şu an burada kim eksik biliyor musun? Evet, kuman. Barış'ı ara, numarası eminim ezberindedir, değilse de dövmesi vardır."

AYSARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin