×××××××××××××××××××××
Ela Leyl Karataş..."Seçtiğiniz kursumuz 6 aylık eğtim veriyor, Ela hanım." Dedi kursaları bana anlatan hanımefendi. "MEB Sertifikalı. Aynı zamanda uluslararası sertifika da veriliyor sonunda." Diye sonlandırdı anlatmayı.
"Peki. O zaman, kaydı yapalım." Dediğimde, gülümseyip kaydımı yapmaya başladı.
Bir süre sonra telefonumun çalmasıyla, hanımefendiye dönüp, "Affedersiniz." Demiş ve telefonu açmak için kapısı açık olan terasa girmiştim. "Efendim, anne?" Diye açtım telefonu.
"Neredesin, Ela?" Dedi annem, konuştuğunda.
"Çok iyiyim, annem. Sen nasılsın?" Demiştim kinaye ile.
"İyiyim, iyiyim. Neredesin?" Dediğinde, gözlerimi devirdim.
"Kurs kaydımı yapıyorum, anne. Kadıköy'de yani, detay istiyorsan."
"Peki, dışarya çıkacağımı söylemek için aramıştım. Eve gelir ve beni bulmazsan diye." Dedi. İstemsizce kaşlarımı hayretle kaldırdım. Sadece bunu söyleseydi olmaz mıydı?
"Tamam, annem. Dikkat et kendine." Dedim derin bir nefes alıp.
"Görüşürüz, kızım." Demiş ve telefonu bir şey dememe izin vermeden yüzüme kapatmıştı. Başımı iki yana sallayıp tekrar içeriye girdim. Girdiğimde, çalışan hanımefendi bana döndü ve gülümseyip konuştu.
"Kaydınız yapıldı Ela hanım." Dediğiyle genişçe gülümseyerek, "Yardımınız için çok teşekkür ederim. Ödemeyi nerede yapıyorum?" Diye sordum.
"Sevim hanım size eşlik etsin." Diye cevaplamıştı beni. Sevim hanım dediği hanımefendi yanıma gelip beni yönlendirmişti.
×××××××××××××××××××××
Ödemeyi yapıp eve gitmek üzere arabayı çalıştırmıştım. Eve giden yolda büyük trafik gördüğümde, kendime bu saate kadar geç kaldığım için sövmeye başladım, en azından zaman geçerdi.
Kendime söverek geçirdiğim yarım saatten sonra sonunda yol açılmıştı. İstanbul'u ne kadar çok seviyorsam, onun trafiğinden de o kadar nefret ediyordum.
Eve yaklaştığımda, güvenlik bana gülümseyip kapıyı araladı. Ona başımla teşekkür edip garaja sürdüm. Ustaca park etmek için biraz uğraşıp arabayı durdurdum. Çantamı ve kabanımı alıp kapıyı kapattım. Eve doğru adımlayıp kapıyı çalmış ve açılmasını beklemiştim.
Kapıyı Dilan abla'nın küçük kızı Su açığında, bağırarak kollarını anca yetiştiği belime sardı. "Ela abla!"
"Su, nasılsın, güzelim?" Dedim gülümseyerek, benden ayrıldığında.
"Çok iyiyim, Ela abla. Sen nasılsın?" Diye sordu yerinde hafifçe sallanarak.
Elimi saçlarına koyup okşadım. "Ben de iyiyim, tatlım. Okul nasıl gidiyor?" Dedim, elinden tutup salona girerken.
Koltuğa oturup onu kucağıma oturttuğumda, konuşmaya başladı. "Okul çok sıkıcı bir yer ya." Diye isyan etti omuz silkerek. Kaşlarımı 'Öyle mi?' Dercesine kaldırdım. "Peki, bir şeyler öğrenmiyor musun orada?" Diye sordum.
"Yani önemli bir şey yok. Sayılar, harfler falan. Ben sadece teneffüsleri seviyorum." Dediğinde, güldüm.
"Ben de senin yaşındayken, dersleri hiç sevmezdim ve okula sadece arkadaşlarımı görmek için giderdim." Kısık sesle bunu dememle, elini ağızına koyup o da kısık bir sesle kıkırdadı.
Su'nun annesi gelip, "Hoş geldiniz." Dedi bana bakarak sonra Su'ya döndü. "Su, hadi Ela ablan'ı yorma. Mutfakta yardım etmek ister misin?" Diye sorduğunda, Su başını salladı. Yanağıma öpücük kondurup yanağını bana uzattı öpeyim diye. Yanağını öpüp dikkatla kucağımdan indirdim. O mutfağa gittiğinde, ben merdivenlere yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sway
Romance(Tamamlanmıştır.) " When marimba rhythms starts to play. Dance with me, Make me sway. Like a lazy ocean hugs the shore. Hold me close, Sway me more.' Yavaşça sallanmaya başladık göz göze. Benim elerim omzunda duruyor, onun elleri ise belimi sıkıc...