Multimedia:.
Yaşlı Amca - Kediler ve şarkılar
×××××××××××××××××××××××××××××
Ömer Ege Yenilmez..."Bu ihaleyi alırsak, her şey çok başka olacaktır, Ömer bey." Dedi Berk bey.
"O halde, bu ihaleyi almak için biraz daha uğraşalım, Berk bey."
Başını salladı. "Siz hiç merak etmeyin. Elimizden geleni yapıyoruz, efendim."
"Teşekkürler. Çıkabilirsin."
Berk bey odadan çıktığında, başımı sandalyeye yaslayarak gözlerimi yorgunlukla kapattım. Telefonum çaldığında, bunun Philip bey olduğunu görerek aramayı cevapladım.
"Bonne journée, monsieur Philip." (İyi günler, bay Philip.)
"Bonne journée, monsieur Ömer. Comment allez-vous? J'espère que vous allez bien." (İyi günler, bay Ömer. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir.)
"Je vais bien, merci. Et vous?" (Ben iyiyim, teşekkür ederim. Ya siz?)
"Merci, monsieur Ömer. Malheureusement, il m'est très difficile de venir en Turquie pendant ces deux mois. J'ai appelé pour dire ça." (Teşekkürler, bay Ömer. Maalesef, bu iki ayda Türkiyeye gelmem çok zor. Bunu söylemek için aramıştım.)
Elimi alnıma yaslayıp derin bir nefes aldım. Niye her şey üst üste gelmek zorundaydı ki?
"Alors qu'allons-nous faire?" (Peki, ne yapacağız?) Diye sordum.
"Pouvez-vous venir en France?" (Siz Fransaya gelebilir misiniz?)
"J'ai beaucoup de choses à régler de nos jours. Mais je vous recontacterai." (Bu günlerde ilgilenmem gereken çok şeyim var. Ama sizinle tekrar iletişme geçeceğim.)
"D'accord, monsieur Ömer. À bientôt." (Peki, bay Ömer. Görüşmek üzere.)
"Au revoir, monsieur Philip." (Güle güle, bay Philip.)
Telefonu masaya bırakıp başımı ellerimin arasına alarak parmaklarımı şakaklarıma bastırdım. Kapı çaldığında, nefesimi verdim. "Gel." Dedim.
Odaya Leyl girdiğinde, yorgunca gülümsemiştim. "Aa, neyin var? Çok yorgun görünüyorsun." Diyerek hızlı adımlarla yanıma geldi. Yerimden kalkacağım sırada, omuzlarıma baskı uygulayıp bunu engellemişti. Bir elini yüzüme yerleştirerek gözümün altını yavaşça okşadı. "Galiba bana bakman gerekecek gerçekten." Dedim gülerek.
Gözlerime şefkatla bakıp, "Ne oldu, Ege?" Dediğinde, yerimden kalktım ve elini tutarak üçlü koltuğa oturturup yanına oturdum. Kollarımı ona sarıp burnumu başına yasladım. "Bir şey olmadı. Biraz yorgunum sadece, o da sana sarılsam geçer zaten." Diye mırıldanmıştım, kokusunu derin bir nefesle içime çekerken.
Bir süre daha sarılı kaldıktan sonra Leyl başını arkaya atarak gözlerime ısrarla bakmaya başladı. "Hadi söyle, ne oldu?"
"Philip bey var ya, az önce aradı. Türkiye'ye gelemeyecekmiş bu iki ay içinde, benim de Fransa'ya gidip gidemeyeceğimi soruyordu işte." Derken, omuzunu hafifçe sıvazlıyordum.
"Gidecek misin?" Diye sordu hızla.
"Aslında gitmem gerek. Anlaşmayı bir an önce imzalamamız lazım." Dediğim sırada, gözlerine mutsuz bir ifade yerleşmişti. Kıyamadım. "Fakat yerime birini de gönderebilirim. Daha bilmiyorum yani." Dedim. Bir süre daha bana bakmayı sürdürmüş sonra başını tekrar omuzuma yaslamıştı.
Kapı çaldığında, Leyl hızlıca geri çekilip sırtını koltuğa yasladı.
"Gir." Dememle, Emre odaya girmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sway
Romance(Tamamlanmıştır.) " When marimba rhythms starts to play. Dance with me, Make me sway. Like a lazy ocean hugs the shore. Hold me close, Sway me more.' Yavaşça sallanmaya başladık göz göze. Benim elerim omzunda duruyor, onun elleri ise belimi sıkıc...