Multimedia:
Duman - Elleri Ellerime
××××××××××××××××××××××××××
Ela Leyl Karataş Yenilmez...Kapıyı açtığımda, gördüğüm görüntü elimi şokla ağzıma kapatmama neden olmuştu. Ege'nin yüzü kan içindeydi, ve berbat bir haldeydi.
Gözlerim doldu. Kollarımı hızla boynuna sardım, ağzımdan bir hıçkırk kaçarken. "Ege?! Ne oldu sana?"
Sorumu görmezden gelerek başını boynuma yerleştirmiş ve burnunu hafifçe sürtmüştü. Derin bir nefes alıp bir kolunu belime sardı sıkıca. "Bana böyle sarılman için illa hırpalanmam mı gerekiyordu?" Diye sordu boğuk bir sesle.
Başımı geriye atıp yüzüne baktım. Kaşı ve dudağı patlamış, gözü mos mor olmuştu. Ağlamamak için alt dudağımı dişleyerek bir elimi yüzüne yerleştirdim.
Sarıldığı belimi hafifçe okşadı parmağıyla. "Şştt, iyiyim ben. Dolmasın gözlerin öyle." Dedi beni teselli etmek istercesine.
Hâlâ kapıda durduğumuzu fark ederek geri çekilip bir kolunu tuttum ve içeriye adımlamaya başladım. Onu koltuğa oturtarak, "Ben pansuman malzemeleri var mı diye bir bakayım." Dedim ve hızlıca salondan çıktım.
Tuvalette ilk yardım çantası bulamayıp tekrar aşağıya indim. "Bizde ilk yardım çantası yokmuş. Ben sitenin güvenliğini arayayım, nöbetçi eczaneden alsınlar, sana pansuman yaparız."
Yorgunlukla başını salladı. Telefonumu alarak güvenlikçi Rıza abi'yi arayıp istediklerimi söylemiş ve salona tekrar dönerek Ege'nin yanına oturmuştum.
"Ne oldu sana? Kavga mı ettin?" Diye sorduğumda, yutkunup başını geçiştirir gibi salladı. "Ege, bir soru sordum." Dedim tekrardan.
"Takma kafana, önemli bir şey yok." Dedi.
Sinirlendiğimi hissederek kaşlarımı çattım. "Cevap versene bana! Burada endişeden öldüm öldüm. Gelmiş bana önemli bir şey yok diyorsun."
Başını yana atarak gözlerime baktı dudağındaki hafif kıvrımla. "Benim için endişelendin mi gerçekten?"
Ceketinin yakalarını tuttuğum gibi kendime çektim. "Sen ne diyorsun ya? Takıldığın nokta bu mu?"
Derin bir iç çekişten sonra tekrar konuştu gözlerime bakarak. "Hı hı, takıldığım nokta bu. Takılmam gereken başka bir şey mı vardı?"
"Bu umursamaz hallerin benim sinirimi çok bozuyor." Dedim kızgın bir şekilde.
Dudağındaki kıvrımı daha da büyüterek yüzünü nefesi yüzüme çarpacak kadar yaklaştırdı. Kısık bir sesle konuştu bakışları dudaklarımdayken. "Senin de her halin beni deli ediyor... Ben bir şey diyor muyum?"
Ağzım şaşkınlıktan aralanmış, yüzüne bakakalmıştım. Yüzünü yüzüme daha fazla yaklaştırdığı sıra, ben ona bakmaktan başka hiç bir şey yapamıyordum. Burnu burnuma değmek üzereyken, kapı çalmıştı. Hızlıca geriye çekilerek ayağa kalktım. Ege de oflayarak başını yana atıp gözlerini devirdi.
"Sen yukarı çık, üstünü falan değiştir. Ben kapıya bakarım sonra sana sıcak, içeceğin bir şey hazırlayıp yanına gelirim." Dedim nefes nefese ve salondan çıktım. Arkamdan Ege'nin yukarı çıkan adım seslerini duymuştum.
Başıma bir yazma bağlayarak kapıyı açtım. Rıza abi poşeti bana vererek hafifçe gülümsedi. "Geçmiş olsun, Ela hanım. İyi misiniz?"
"Sağ ol, Rıza abi. Ufak bir yara, iyiyiz."
Başını salladı. "İyi geceler."
"Sana da." Dediğimde, arkasını dönüp gitmişti. Ben de kapıyı kapatıp yaslandım. Gözlerimi kapatarak elimi kalbime koymuş, derin bir nefes almıştım. Az önce olan şey neydi ya?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sway
Storie d'amore(Tamamlanmıştır.) " When marimba rhythms starts to play. Dance with me, Make me sway. Like a lazy ocean hugs the shore. Hold me close, Sway me more.' Yavaşça sallanmaya başladık göz göze. Benim elerim omzunda duruyor, onun elleri ise belimi sıkıc...