Chapter Fifty-Seven

948 71 66
                                        

Multimedia:
Kaan Boşnak - Seni Buldum Ya
××××××××××××××××××××××××××××××××
Ela Leyl Karataş Yenilmez

"Güzelim? Hazır mısın? Geç kalıyoruz." Dedi Ege aşağıdan beni çağırarak.

"Geliyorum geliyorum." Diyerek çantamı almış ve yanına inmiştim.

Bugün pazardı ve bütün aile kahvaltıya Selin annemlerde toplanacaktı. Ayakkabımı giyerek Ege'nin de bitirmesini bekledim.

Sonunda evden çıktığımzda, arabaya binmiş ve kısa sayılmayacak bir yolculuktan sonra oraya varmıştık. Aynı anda arabadan indik. Ege yanıma gelip elimi tutarak kapıya ilerlemişti. Zili çaldığımızda, kapıyı Selma abla açmıştı. "Hoş geldiniz." Deyip kollarını bana sardı.

"Hoş bulduk, Selma abla." Dedim ben de ona sarılarak.

Ege kollarını göğsünde bağlayıp bize baktığında, ayrılarak kıkırdadık. "Kıskanıyorum ama ben."

"Gel buraya, eşek sıpası." Demişti Selma abla bu sefer Ege'nin omuzlarına kollarını sararak. O da ona sarılıp yanağını öptü.

Onlar ayrıldığında, Ege elimi tutarak bahçeye adımlamaya başladı. Neredeyse herkes buradaydı, bir Selim gelmemişti daha.

İlk Selin annem'le sarıldık. Ardından annemle ve Ece abla'yla sarılmıştık. Cihangir babam'ın elini öpüp ona da sarıldıktan sonra babamla uzun uzun sarılı kalmıştık.

Babamın oturduğu koltuktan oturduğumda, Ege çaktırmadan yanaklarını şişirmiş ve sandalyelerden birine oturmuştu.

İstemsizce gülümseyip başımı babamın omzuna yasladım. Babam da kolunu omuzlarıma sararak başıma bir öpücük kondurmuştu. Kahvaltı hazır olana kadar ortada havadan sudan bir muhabbet dönmeye başlamıştı.

Kısa bir süre sonra bahçeye gelen Selim'le yerimden kalkarak hızla ona sarıldım. Bugün Eliz konusunu konuşacaktı. Ege, ben ve Deniz'den başka kimse bir şey bilmiyordu. "Sakin sakin konuş." Diye fısıldadım kulağına geri çekilmeden hemen önce.

Diğer herkes de onunla selamlaştığında, sonunda kahvaltı hazır olmuştu. Hepimiz masaya geçerken, Ege masanın en uzak köşesinde olan sandalyelere oturtup yanağıma dudaklarını uzunca bastırdı. Gülümseyerek ona baktığımda, o da gülümseyip sol gözünü kırpmıştı.

Kahvaltı boyunca herkes konuşurken, Selim oldukça gergindi. Sanırsam Gülşen annem'in tepkisinden biraz çekiniyordu.

Selim bir anda ayağa kalkarak boğazını temizledi. Bütün bakışların ona dönmesiyle, yutkunup derin bir nefes almıştı. "Bir şey söylemek istiyorum, izninizle."

Herkes susmuş, Selim'e odaklanmıştı. Selim dudağını tedirginlikle ıslatıp. "Ben evlenmeye karar verdim." Dedi dan diye.

Bakışların odağı bu sefer Gülşen anne'deydi. "Ne dedin sen?" Demişti Gülşen anne yerinden kalkarak.

"Evlenmeye karar verdim, dedim, anne."

Gülşen anne elini göğsüne koyup gözlerini kapattığında, Selim telaşla öne atıldı. "Allah'ım, çok şükür yarrabim!" Dedi Gülşen anne, gözlerini hızla açıp Selim'e sarılırken. Demir babam da onlara sarıldığında, hepimizin yüzünde samimi bir gülümseme belirlemişti.

Tekrar yerlerine oturduklarında, Gülşen anne konuştu. "E kim o kız?"

Selim, "Elizabeth Özer, adı." Dediğinde, Gülşen teyze kaşlarını çatmıştı.

"Arabayla sana çarpan kız?"

Selim yutkunup yavaşça başını salladı. Gülşen anne derin bir nefes almıştı. Ortama bir sessizlik çökerken herkes Gülşen anneye bakıyor, ne diyeceğini bekliyordu. Masaya bakarak konuştu. "Bizimle ne zaman tanıştırmayı düşünüyorsun peki?"

SwayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin