Chapter Thirty-Nine

1K 88 53
                                    

Multimedia:
Yaşlı Amca - İstanbul beyefendisi
×××××××××××××××××××××××××××××××
Leyl Karataş Yenilmez...

Üstümde hissettiğim ağırlıkla, yerimde kıpırdanıp nefes almaya çalıştım. Gözlerimi araladığımda, üstümdeki ağırlığın Ege'nin kolu ve bacağı olduğunu görmüştüm.

Kısa bir süre sonra alarm çaldığında, hareketlenip Ege'nin omuzunu dürttüm. Birkaç anlamsız şey mırıldanıp üstümdeki kolunu sıkılaştırdı.

"Ege."

"Hım?"

"Uyan."

"Hayır." Dediğinde, omuzunu daha sert bir şekilde dürttüm. "Leyl." Dedi kısık bir sesle.

"Ne var?"

Gözlerini yarı yarıya açarak bana baktı. "Omuzumu hissetmiyorum. Kırıldı galiba."

"Of, abartma be." (Kardeşim kolunu kırdığım için ağlıyordur. O sırada ben: )

Üstümdeki kolunu ittirip kalkmaya çalıştım. "Ege, çek bacağını üstümden."

Başını iki yana salladı. "Hayır."

"Ne demek hayır?"

"Çekmiyorum bacağımı demek, canım benim." Dedi gıcık bir şekilde gülümseyerek.

Kaşlarımı çattım. "Sinirimi bozma benim. Kalkmak istiyorum."

"Tamam, ama bir şartla."

Başımı 'Ne?' anlamında salladım. "Gel, yaklaş, kulağına söyleyeceğim."

"Söylesene işte!" Dediğimde, işaret ve orta parmağıyla beni yakınına çağırdı. Gözlerimi devirip yanına yaklaşmamla, dudaklarını dudaklarıma bastırıp küçük bir öpücük kondurdu. Bunu beklemediğim için ona bakakalarak gözlerimi kırpıştırdım.

Gülümseyip bacağını üstümden çekerek oturur pozisyona geçti. "Günaydın, Leylcim."

Derin bir nefes alarak yataktan kalktım. "Günaydın, Egecim."

Sonra rutin gereği Ege'nin odasından çıkmış ve aşağıya inerek hızlıca kahvaltıyı hazırladıktan sonra kısa bir sürede bitirip hazırlanmak için yukarı odama çıkmıştım. Yine kısa bir sürede hazırlanarak Ege'nin yanına inmiştim.

Arabaya binip şirkete vardıktan sonra ofislerimizin olduğu kata el ele çıktık. Elimin üstüne dudaklarını bastırıp gözlerime baktı. "İyi çalışmalar, güzelim." Dedi sakince.

"Sana da, canım." Dediğimde, yüzünü kocaman bir gülümseme kaplamıştı. Ona gülümseyip odama girdim.

Laptopu açarak birkaç tasarımı tamamlamaya koyuldum. Şu sıralar fazlasıyla bitkin hissediyordum. Ege'yle aramızın bozulması, sonra yurtdışına uzun bir süreliğine çıkması üstümde kötü bir etki bırakmıştı. Ege geldiğinde düzelirim sanıyordum, fakat geçen sürede halimin daha kötüye gittiğini hissediyordum. Buna rağmen kimseyi endişelendirmemek için bir şey dememiş, ağrı kesicilerle kendimi idare etmeye çalışıyordum.

Gözlerimin acıdığını hissederek laptopu kapatmış ve masanın çekmecesinden dinlendirici gözlüğümü çıkarıp yeni sözleşmeleri gözden geçirmeye başlamıştım. Başımdaki ağrı artık katlanılmaz olduğunda çantamdan ağrı kesici çıkarıp su yardımıyla içmiştim. Etki etmesini beklerken, gözlüğü çıkarıp kollarımı masada birleştirerek alnımı üstüne yasladım.

Çok kısa bir süre sonra kapının sesini, sonra da aşinası olduğum karizmatik ses kulağıma dolmuştu. "Sevgili Leyl hanım, sütlü kah-" Yüzümü gördüğünde, kaşları çatıldı. Elindeki kahveleri hızla masaya koyarak önüme diz çöktükten sonra ellerimi tuttu. "Güzelim? Neyin var? İyi misin?" Diye sordu telaşla, elimi okşarken.

SwayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin