Chapter Fourty-Four

814 81 15
                                    

Multimedia:
Yüzyüzeyken Konuşuruz - Kazılı Kuyum
×××××××××××××××××××××××××××××××××
Selim Yağız Savaşan...

Beni uykumdan uyandıran alarma en güzel dileklerimi yollarayarak sinir bozucu sesini susturdum. Doğrulup yatakta oturur hale geldim. Kolumdaki alçı hareketlerimi kısıtlasa da artık alışmış gibiydim. Yataktan kalkarak tuvalete gitmiş ve elimi yüzümü yıkamıştım.

Gri takım elbiseyi ve beyaz kısa kollu gömleği dolaptan çıkartarak üstümü değiştirmiş ve aynanın karşısında elimle saçlarımı düzeltip aşağıya inmiştim. İlaçlarımı aç karına içmemem gerektiği için buzdolabından bir elma çıkarıp yedikten sonra ilaçları su yardımıyla içtim.

Telefonumu ve cüzdanımı alarak evin kapısını açmış çıkacaktım ki, evin önünde yaklaşık dört haftadır her gün bulduğum çiçekler buna engel olmuştu.

Yutkunup nefesimi verdim. Eğilerek kapının önünden çiçekleri alıp içeriye diğer çiçeklerin yanına koymaya gittim. Üstündeki nota baktığımda, dudağımın kenarı belli belirsiz kıvrılmıştı. Her gün gönderdiği nota bugün bir değişiklik katarak işe aldığımız için bana teşekkür etmişti.

Sevgili Selim bey,

Özür dilerim, size çarptığım için. Çok geçmiş olsun.

Not: Beni işe aldığınız için çok teşekkür ederim.

En güzel dileklerimle,
Elizabeth Özer.

Bilinçsizce mırıldandım. "Elizabeth Özer."

Derin bir nefes alarak silkelenmiş ve evden çıkıp arabama binmiştim. Şirkete vardığımda, arabayı otoparka bırakıp asansöre binerek odamın olduğu kata çıktım. Odama girip masaya oturmuş ve laptopu açmıştım. Şu anlık yapacağım bir şey olmadığından dolayı oyun açarak toplantı saatine kadar oynamaya başladım.

Oyundan sıkıldığımda, oflayıp laptopu kapattım ve odadan çıkarak bir üstümdeki kata, çatıdaki kafeteryaya gittim. Bir kahve almış ve demirliklerin önüne gidip şehirin manzarasını izlemeye başlamıştım. Yanımda bir hareketlilik hissedince, başımı yanıma çevirdim. Karşılaştığım yeşil gözlerle yutkunmak zorunda kalmıştım.

"Merhaba." Dedi Elizabeth ince bir sesle elindeki kahveyi sıkıca tutarak.

"Merhaba." Deyip gözlerimi gözlerinden zorlukla çektim.

"Burada durabilir miyim? Rahatsız olmayacaksanız."

"Tabii, durabilirsiniz." Dedim içimde hissettiğim gerginliği yansıtmamaya çalışarak.

Kahkülünü eliyle düzeltip mırıldandı. "Teşekkür ederim, Selim bey."

Derin bir nefes alarak konuştum. "Ne için?"

"Beni işe aldığınız için. Başka biri olsa bunu yapmazdı."

Omuz silktim. "Çok iyi bir mühendissiniz, niye almayayım işe?"

"Size arabamla çarptım, büyük bir amileyat geçirmenize, kolunuzu kırmanıza sebep oldum." Dedi çok kısık bir sesle. "Bana bu kadar iyi davranmanız beni şaşırtığı kadar da, çok fazla mahcup ediyor."

"Adı üstünde kaza, Eliz hanım. Geçti gitti. İyiyim şu an gördüğünüz gibi. Mahcup falan olmayın." Dedikten sonra hafifçe gülümsedim. "Her gün çiçek gönderiyorsunuz ayrıca. Onlar için teşekkür ederim."

"Teşekkür etmeyin lütfen, ben sadece size verdiğim zarardan dolayı özür dilemeye çalışıyorum."

"Özür dilenecek bir şey yok, gerçekten." Dedim. "Hem bence çiçek yollamaktan vazgeçmelisiniz, çünkü artık onları koyabileceğim bir yerim kalmadı maalesef." Diye hafif gülen bir sesle devam ettiğimde, "Tamam o zaman, artık evinize çiçek göndermem." Demiş ve gülümsemişti. Yine zorlukla yutkundum.

SwayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin