Chapter Fifty-One

790 75 13
                                    

Multimedia:.
Surf Mesa - ILY feat. Emilee
×××××××××××××××××××××××××××××××
Ela Leyl Karataş Yenilmez...

Kulağıma seçemediğim boğuk sesler ulaşıyordu. Gözlerimi açamıyordum. Hareketlenmeye çalıştım, ama hiçbir şekilde bedenimi kontrol edemiyordum. Neredeydim ben?

Kısa bir süre sonra kulağıma aklımı başımdan alan adamın sesi dolmuştu. Tepki vermeye çalıştım, fakat nafileydi.

"Merhaba, güzel sevgilim. Yine ben geldim." Dedikten sonra elime dudaklarını bastırdı.

"Her gün gelişimden sıkılmamışsındır umarım." Dedi zorla gülüyormuş gibi. Bunu nasıl diyebilirdi? "Kitabı bitirmek üzereyim, ama sen hala uyanmadın."

Allah kahretsin! Niye hareket edemiyordum ben?

"Dünya senin gibi biri için güzel bir yer değil, biliyorum. Ama beni böyle bırakma lütfen." Bir süre sessiz kaldı. "Neyse, seninle uyandığında konuşuruz. Kitabı okuyayım sana."

Çalıkuşu'nu okuyordu, uyuduğunu sandığı bana. Ona sarılmak istedim, sımsıkı. Onu son gördüğüm hali geldi aklıma. Endişeli bakışları, şiddetli ağlayışı. Sahi ben ne zamandır uyuyordum?

Kitabı bir süre okuduktan sonra bir anda durdu. "Leyl..." Diye fısıldadı adımı titrekçe.

"Dayanamıyorum, çok yoruldum. Sana ihtiyacım var, ama kalkmıyorsun." Dedi zorlukla. Kalkmak istedim, sadece o içimi yakan, yorgun sesini bir daha duymamak için. "Yanında ağlamamam gerekiyor. Beni duyuyorsan sende kötü bir etki bırakabilirmiş. Ama tutamıyorum artık kendimi, güçlü kalamıyorum. Yıkılmış hissediyorum."

"Nefes alamıyorum, gül güzeli." Dedi bitik bir fısıltıyla. O an yıkılışını iliklerime kadar hissettim.

"On üç gün oldu, on üç. Neredeyse iki haftadır gözlerini hiç görmedim." Dedi, sesli bir şekilde ağlamaya başlayıp sanırsam başını elimin üstüne koyarken. Kalbim acıdı. "Uyuyamıyorum, yemek yiyemiyorum, hiçbir şey yapamıyorum. Çok özledim." Derin bir iç çekti. "Biliyor musun? Namaz kılmaya başladım. Çok düzenli değil, ama düzeleceğim. Bu beni sakin tutuyor biraz."

Bu hayatımda duyduğum en güzel şey olabilirdi. Mutlu oldum, çok mutlu oldum, ama bunu ona gösteremedim.

"Seni çok özledim... Uyan artık ne olur?" Diye fısıldamıştı yine kalbimi acıtan o sesle. "Çok kötüyüm. Düzelebilmem için gözlerini görmeye, sesini duymaya, bana gülümsemene, saçımı okşamana ihtiyacım var sanırsam."

Kendime kızgındım. Onun sözünü dinlemeyip daha öncesinde doktora gitmediğim için. Onun bu kadar çok üzülmesinin asıl sebebi olduğum için, kendime çok kızgındım.

"Beni duyduysan, ve seni üzdüysem, çok özür dilerim. Ben seni asla üz-"

Lafını kesen şey uzaktan gelen ne dediğini anlayamadığım bir sesti. Benden özür diliyordu, bu durumda tek suçlu olan benken hem de.

Göz kapaklarımı hafifçe hareket ettirdim. O saniyede dudaklarını dudaklarımda hissetmiştim. Kalbim buna kayıtsız kalmayarak bir tepki verdiğinde, içimden binlerce kez şükür ettim. Gözlerime diken batıyordu sanki, ama buna rağmen pes etmeyip gözlerimi zorlukla aralamıştım. Ege'nin yanımda olduğunu düşündüğüm makinelere şokla bakan yüzünü gördüm.

Serçe parmağımı hareket ettirdiğimde, hızla elime bakıp sonra gözlerime bakmıştı. Islak gözleri yeniden dolarken, yakışıklı çehresinde eşsiz bir gülümseme peyda olmuştu. "L-leyl,"

Dudaklarımı zorlukla araladım. "E-ege." Dedim kekeleyerek. Boğazımın acıdığını hissettim.

"Bebeğim, güz-"

SwayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin