Multimedia:. .
Dolu Kadehi Ters Tut - Madem
××××××××××××××××××××××××××
Ela Leyl Karataş Yenilmez - İki hafta sonra...Başımı sandalyeye yaslayarak nefesimi seslice verdim. Çok yorgun hissediyordum. Gözlerim elime kaydığında, duştan çıktıktan sonra alyansımı takmadığımı fark ederek elimle alnıma vurdum. Yutkunup laptopa geri döndüm ve otelin dekorasyonuna devam etmeye çalıştım. Telefonuma bir mesaj geldiğinde, derin bir nefes alarak elime aldım.
Bilinmeyen numara: Sevdiğim.
Bilinmeyen numara: Bence artık numaralarımı engellemekten vazgeçmelisin.
Bilinmeyen numara: Çünkü hep yeni bir numara alacağım.
Bilinmeyen numara: Ve sana yazmaktan bıkmayacağım.Canımın içi♡: Benden ne istiyorsun sen?
Canımın içi♡: Artık beni rahat bırak!Bilinmeyen numara: Seni istiyorum.
Bilinmeyen numara: Sadece seni.
-Siz: Artık beni rahat bırak!
Bilinmeyen numara: Böyle yaparak kalbimi çok kırıyorsun ama.-Bilinmeyen numara: Böyle yaparak kalbimi çok kırıyorsun ama.
Canımın içi: Geber.Bilinmeyen numara engellendi.
Elimi yüzüme koyarak kendimi rahatlatmaya çalıştım, fakat sinirim çok bozuktu ve her an ağlayabilirdim. Üç haftadır beni rahatsız eden bir telefon sapığım vardı ve numaralarını ne zaman engellesem, yeni bir numara alarak bana yine yazıyordu.
Saate baktığımda, kursa gitmem gerektiğini görerek eşyalarımı hızlıca toparlayıp Ege'nin odasına gittim. İçeriye girdiğimde, bir şeyler yazdığını görmüştüm. "Ege."
Gözleri bana çevirdiğinde, gülümsedi. "Leyl?"
"Çıkıyorum da, haber vereyim dedim." Dediğimde, yerinden kalkıp karşımda durdu. "Seni bırakmamı ister misin?"
"Hayır, taksi durağını aradım zaten."
Kaşlarını onaylamazca kaldırdı. "Güzelim, ben buradayken niye taksiyle gidiyorsun ki?"
"Boşuna zahmet, gidip gel." Dedim elimi sallayarak. Başını iki yana salladı. "Peki, sen nasıl istersen." Diyerek yanağımdan öpüp geri çekildi.
Tek kaşım havada ona bakmıştım. "İyi alıştın sen ha!"
Gülümseyerek omuzunu silkti. Ben de karşılık verdim, dünyanın en güzel gülen adamına.
"Geç kalıyorum." Deyip hızlıca odadan çıkarak şirketi terk etmiş ve aşağıda beni bekleyen taksiye binmiştim.
Kısa bir yolculuktan sonra kurs binasının önüne vardığımda, ücreti ödeyerek içeri girdim.
Kursumun olduğu sınıfa girdiğimde, üç dört kişi vardı. Oturacağım masama ilerleyip çantadan laptopu ve sketchlerimi çıkarırken, yaklaşık beş haftadır her kurs gününe gelen Barış bey'e rastlamıştı bakışlarım.
"Ela hanım, merhaba." Dedi, yanıma geldiğinde.
"Merhaba, Barış bey."
"Nasılsınız?"
"İyiyim, teşekkürler. Siz nasılsınız?" Dedim bakışlarımı sınıfta gezdirerek.
"Çok iyiyim, teşekkür ederim."
Hala yanımda durduğunu fark ettiğimde, Yavuz hoca'yı sordum. "Yavuz hoca gelmedi mi hala?"
"Az önce ofisindeydi, gelir şimdi." Dediğinde, başımı salladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sway
Romance(Tamamlanmıştır.) " When marimba rhythms starts to play. Dance with me, Make me sway. Like a lazy ocean hugs the shore. Hold me close, Sway me more.' Yavaşça sallanmaya başladık göz göze. Benim elerim omzunda duruyor, onun elleri ise belimi sıkıc...