Chapter Thirty-One

920 74 48
                                    

Multimedia:.
Berkay Altunyay - ben ne anladım bu işten
×××××××××××××××××××××××××××××
Ömer Ege Yenilmez...

Arabayı durdurarak başımı direksiyona vurdum. Bu oyuna kendimi fazla kaptırmışım. Dişlerimi sertçe alt dudağıma geçirip gözlerimi sımsıkı kapattım. Kalbim acıyordu, çok fazla acıyordu.

Arabaya sığamayıp aşağıya indim. Derin bir nefes almaya çalıştım, fakat ciğerime ulaşmıyordu. Gözümden bir yaş aktığında, silmeye uğraşmadım, uğraşamadım. Sırtımı arabaya yaslayıp denize bakmaya devam ettim.

İlk defa böylesine kırık hissediyordum.

Hava kararana kadar o sahilde kalmıştım. Arabaya bindiğimde, nereye gideceğimi bilemedim. Biraz düşündükten sonra en iyisinin Selim'e gitmek olduğuna karar verip oraya sürdüm.

Kapısını çaldığımda, kaşları çatık bir halde açmıştı. "Ben de diyordum, bu saatte kim gelir ki send-" Gözlerini kırpıştırıp kapıdan çekildiğinde, içeri girdim.

"Ömer? Ne oldu sana? Ne bu yüzünün hali?" Diye sordu.

Yüzüne baktım. "Sadece şimdi uyuyabileceğim bir yer ver, yarın konuşuruz."

"Bir de burada kalmak istiyorsun, kesin Ela'yla kavga ettiniz." Dedi kendi kendine.

"Burada kalmamı istemiyorsan söyle, bir otele gideyim?"

"Saçmalama lan. Yukarıda Ela'nın odası var, orada kalabilirsin."

Başımı sallayıp merdivenleri hızlıca çıkarak Selim'in odasının karşısındaki odaya girdim. Odayı onun kokusu sarmıştı sanki, ya da bana öyle geliyordu.

Yatağa sırtüstü uzanıp tavana bakmaya başladım. Başımı koyduğum yastıktaki koku, burada bıraktığı hırkası. O olduğum her yerdeydi. O tüm kalbimdi.

Gözlerimi sımsıkı yumarak burnumu sertçe çektim. "Tamam. Sakin."

Uyumaya çalıştım.

Fakat uyku bütün gece gözüme hiç uğramamıştı.

××××××××××××××××××××××××××××××××
Saat geç olmasına rağmen yattığım yataktan bir milim kıpırdamamış bütün gece düşüncelere boğulmuştum.

Selim sonunda meraktan kudurmuş olmalı ki, odaya bir anda daldı. "Artık dayanamadım, Ömer. Saat iki olmuş hala yatıyorsun. Kalk artık ve ne olduğunu anlat!"

Baygın gözlerle ona bakıp ofladım. "Rahat rahat depresyona giremiyoruz ki!" Doğruldum yorgunlukla. "Bize bir iki kahve yap, uyuyamadım zaten bütün gece. Ben elimi yüzümü yıkayayım."

Başını salladı ve odadan çıktı. Derin bir nefes alarak tuvalete zorlukla adımlayıp aynada kendime bakmadan elimi yüzümü yıkamış ve aşağıya inmiştim.

Salondaki koltuğa oturup Selim'in gelmesini bekledim. Kupaları sehpaya bırakıp tüm bedeniyle bana döndü. "Evet. Ne oldu, oğlum? Evi terk edecek kadar mı büyük bir kavga ettiniz?"

Yavaş hareketlerle kahve kupasını elime aldım ve birkaç yudum içtim. Selim bu sıra hala bana bakıyor benden bir cevap bekliyordu. "Konuşsana ya!" Dedi sonunda.

"Leyl'i mesaj yazarak rahatsız eden biri var." Diye anlatmaya başladım. Ağzı açılırken, kaşları çatılmıştı.

"Ne?! Nasıl yani? Bana bunu söylemezsiniz?"

Gözlerimi devirdim. "Sesini kıs biraz, başım zaten çok ağrıyor. Ben de bilmiyordum, dün öğrendim."

"Nasıl dün öğrendin?" Diye sordu şokla.

SwayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin