Multimedia:
Pinhani - Dünyadan Uzak
×××××××××××××××××××××××××××××××××
Ömer Ege Yenilmez..."Ege, S-selim'e bir şey olmasın." Demesinden sonra hayatımda bir daha hiç tanık olmak istemeyeceğim bir görüntü oluşmuştu. Bilinçsizce kollarıma düştü. Nefesim kesildi.
Şok içinde dizlerimin üstüne çökerek gözleri kapalı olan sevgilime baktım. Elimi yanağına yerleştirdim.
"L-leyl?"Beni kendime getiren şey ise Mehtap teyze'nin bağırışıydı. "Kızım!"
Ali amca Mehtap teyze'yi tutarken, ben hızla doğrulup Leyl'i kucağıma aldığım gibi acile doğru koşmaya başladım. Boş olan sedyelerden birine bıraktığımda, yanıma bir hemşire gelmişti. "Beyefendi, neyi var?" Dedi, Leyl'in yanına giderken.
"B-bilmiyorum. Bir anda bayıldı. Bir şey yapın lütfen."
Eliyle dışarıyı gösterdi. "Tamam. Sizi dışarıya alalım, doktorumuz baksın." Yerimden hareketlenmediğimde, tekrar konuşmuştu. "Beyefendi, lütfen dışarı çıkın. Biz ilgileneceğiz."
Dışarı çıkarak sırtımı duvara yaslayıp yere çöktüm. Ellerimi yüzüme koyarak nefeslenmeye çalıştım. Gözlerim tekrardan dolduğunda, kurutmak adına hiçbir eylemde bulunmamıştım.
Çok zordu. Onu o şekilde görmek çok zordu. Bir anda gözleri kapandığında, canımdan can gitti sanki. Selim'in kaza yapmasını daha atlatamamışken hem de. Yutkunmaya çalıştım.
Kısa bir süre sonra hemşire yanıma geldiğinde hızla ayağa kalktım. "Hemşire hanım, o iyi mi?"
"Merak etmeyin, açlıktan bayılmış. Serum takacak doktor." Dediğinde, gözlerimi kapatıp nefesimi rahatlıkla verdim.
"Onun için bir oda tutabilir miyim?"
"Elbette, danışmada size yardımcı olurlar."
Hızlı adımlarla danışmaya ilerleyip işlemleri hallettikten sonra Leyl'in olduğu odayı öğrenerek oraya gitmiştim.
Kapıyı sessizce açarak içeri girdim. Yatakta hala uyuyordu. Koluna serum takılmıştı. Sandalyeyi yatağının yanına yaklaştırıp elini tuttum. Telefonumdan Ali amca'ya durumu anlatıp odanın numarasını attım. O da Mehtap teyze'nin tansiyonun düştüğünü ve kafeteryada ona bir şeyler yedirmeye çalıştığını söylemişti. Selim'in kalbi bir anda durmuş, ama çok şükür geri dönmüştü. En fazla iki güne uyanabileceğini söylemiş doktor.
Uzanıp şalının iğnesini çözerek boynundan uzaklaştırdım. Elimi saçına koyarak hafifçe okşamaya başladım. Dudaklarımı şakaklarına bastırıp geri çekilerek alnımı tuttuğum eline yaslamış ve gözlerimi kapatmıştım.
Ne kadar süre geçtiğinden habersiz çatallı sesini duyduğumda, başımı kaldırıp gözlerine baktım. "Ege?"
"Leyl? Nasıl hissediyorsun kendini?" Dedim bir elimi yanağına koyarak.
"İyiyim. S-selim? O nasıl?" Diye sordu titreyen bir sesle.
"İyi iyi, merak etme. Doktorlar en fazla iki güne uyanır demişler."
Gözlerini kapatarak nefesini verdi. "Ben bayıldım, değil mi?" Dedi, tekrar gözlerini açtığında.
Sessizce başımı salladım, gözlerimi gözlerinden kaçırırken. Eliyle elimi hafifçe sıktı. "Ege, niye bakmıyorsun bana?"
"Çünkü sana sinirliyim, Leyl." Dedim hala gözlerine bakmayarak. İnat etmeyi bırakıp yemek yeseydi böyle olmayacaktı.
"Ege, gözlerime bak lütfen." Dediğinde gözlerine baktım. "Bayılacağımı nereden bilebilirdim ki? Midem bulanıyordu, yemek yiyemezdim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sway
Romance(Tamamlanmıştır.) " When marimba rhythms starts to play. Dance with me, Make me sway. Like a lazy ocean hugs the shore. Hold me close, Sway me more.' Yavaşça sallanmaya başladık göz göze. Benim elerim omzunda duruyor, onun elleri ise belimi sıkıc...