Chapter Fourteen

1K 83 157
                                    

Multimedia:
Yaşlı amca - Ve Ben
×××××××××××××××××××
1 hafta sonra

Telefonun bilindik melodisi kulağıma dolduğunda, neden uyumadan önce sessiz yapmadığımı içimden sorgulamaya başladım.

Uykum daha fazla kaçmadan telefonu kimin aradığına bakmak için aldım. Annem dışında her kimseyse açmayacaktım.

Gül güzeli arıyor...

"Alo. Günaydın, Leyl."

"Günaydın, Ege. Nasılsın? Rahatsız etmedim değil mi?" Dedi gülümsememe neden olan cıvıl cıvıl bir sesle.

Yerimde doğrularak sırtımı yatak başlığına dayadım. "İyiyim. Yok, ne rahatsızlığı. Sen nasılsın?"

"İyiyim ben de çok şükür. Ben şey diyecektim, biz Selim ve Deniz'le piknik yapmaya gidiyorduk bugün. Iııı... Sen de müsaitsen, gelmek ister misin?" Diye sorduğunda, dudağımdaki gülümseme istemsizce daha da büyüdü.

"Müsaitim bugün, ve gelmeyi çok isterim."

Müsait olduğuna emin misin?

Şirket bekleyebilir.

"Tamam o zaman. Sen Selim'in evine gel, ben oradayım zaten. Birlikte gideriz." Dedi.

"Tamam. Görüşürüz."

"Görüşürüz." Deyip telefonu kapattı.

Derin bir nefes alıp hazırlanmak için yataktan kalktım. Gözüm aynadaki sırıtan yüzüme çarpınca, kendime göz kırpıp tuvalete yöneldim.

Yarım saat sonra hazırlanmam bittiğinde, evi kilitlemiş ve arabama binerek Selim'in evine sürmüştüm. Yoldayken aklıma bir şey isteyebilecekleri geldi. Telefonu çıkarıp Leyl'i aradım.

"Alo, Ege?"

"Leyl, Ben yolda geliyordum da. Gelirken marketten bir şey istiyor musunuz?" Diye sordum parmaklarımla direksiyonda ritim tutarak.

"Dur, bir sorayım." Demesinden sonra birkaç ses geldi. "Bir litre portakal suyu alabilir misin?" Dedi sonunda.

"Alırım. Hadi görüşürüz."

"Görüşürüz."

Arabayı park edip markette girdim. İstediği portakal suyunu alıp parasını ödeyerek tekrar arabaya bindim. Selim'in evine vardığımda, onları dışarıda beklerken gördüm. Arabayı evin önünde durdurmamla, Selim gözlerini kısarak bana tehditkar bir şekilde baktı. Sinir bozucu bir şekilde sırıttığımda, yüzünü buruşturup arabasına yöneldi. Başımla Deniz'e selam verdim ve aynı karşılığı ondan aldım.

Leyl elinde iki poşetle arabanın yanına gelip arka kapıyı açtı ve poşetleri koyarak kapıyı kapattı. Yanımdaki kapıyı açıp yolcu koltuğuna oturduktan sonra gülümseyerek bana döndü. "Merhaba."

"Merhaba." Dedim, ben de istemsizce gülümserken.

Kemeri takıp tekrar konuştu. "Selim'i takip edelim. Yolu o biliyor."

Başımı salladım. "Peki." Deyip önümde hareketlenen arabaya baktım.

Bir süre sessizce dururken, bu durumdan sıkılıp uzanarak radyoyu açtım. Şarkının ritmi ile birlikte ben de parmaklarımla direksiyonda ritim tutmaya başladım. Leyl'in sevdiği bir şarkı olsa gerek, o da mırıldanarak söylemeye başlamıştı.

"Yüksek sesle söylemek istiyorsan, çekinme lütfen." Dedim rahat olması için. Bana dönüp utangaç bir şekilde gülümsedi. Ben gülümsemesine istemsizce takılı kalırken, o konuştuğunda, ancak kendime gelip yola baktım. "Bu şarkıyı çok severim."

SwayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin