Multimedia:
Paul Anka - Put Your Head On My Shoulder
×××××××××××××××××××××××××××
Ömer Ege Yenilmez..."Sana ölüyorum."
Nefesini titrekçe bıraktı. Bir elini göğsüme yerleştirdi. Diğer elini enseme koyup burnunu burnuma tekrar sürttü. "Ege..." Diye çağırdı adımı. Sonra fısıltıyla ekledi. "Öp beni."
Yaklaşık on dakikadır yapmak için yanıp tutuştuğum şeyi gerçekleştirmek adına dudaklarımı dudaklarına değdirdiğim an, hiç duymamamız gereken bir ses duymuştuk.
Babam ve Ali amca.
"Çocuklar, biz geldik." Dedi babam kapıyı açarak.
İkisi yan yana odaya girdiğinde, biz hala uzaklaşmamıştık, ama Leyl sağ olsun uzaklaşmamızı çok kolay bir şekilde sağladı. İki elini göğsüme koyarak beni arkaya doğru itmişti.
Beni itmesi boşluğuma gelirken, sendelemiş ve başımı arkamdaki duvara çarpmıştım. Babam bana doğru birkaç adım attı. Leyl koşarak yanıma gelmiş ve elini kafama koymuştu. Ali amca kollarını göğsünde birleştirerek bana bakmaya devam etmişti.
"Ege, iyi misin? Çok özür dilerim, çok özür dilerim." Dedi Leyl hemen dolan gözleriyle.
Elimi başımdaki elinin üzerine koydum. "Beni itmeye bir son vermelisin diye düşünüyorum, güzelim." Diye mırıldandım gözlerine bakıp.
"Özür dilerim." Demişti, dudaklarını çocuk gibi sarkıtırken.
Bakma! Olmaz şimdi. Baban odada. Ali amca odada, Ali amca!!
Yutkunup derin bir nefes aldım ve başımdaki elini indirerek tuttum. "Tamam tamam. Özür dileme. İyiyim." Deyip gülümsedim.
Ali amca yüksek sesle öksürdü. Leyl benden hızlıca uzaklaşarak babasının yanına gitmiş ve ona sarılmıştı. "Hoş geldiniz." Dedi şirin bir şekilde.
Babamla da sarılmak için babasından ayrıldığında, ben Ali amca'nın yanına giderek elini öptüm. "Nasılsın, Ali amca?"
Eliyle iki kez omzuma vurdu. "İyiyim, Ömer. Sen nasılsın?"
"Ben de iyiyim, teşekkür ederim." Dedim gülümseyerek.
Babamla da selamlaştıktan sonra şirketlerin durumlarına bakmak için toplantı yapmaya geldiklerini söylemişlerdi. Bu toplantıdan benim haberim yoktu, ama Leyl'in haberi olmalı ki, gözlerini kırparak 'Sana anlatırım.' der gibi bakmıştı.
Toplantı odasına girdiğimizde, Leyl ve Ali amca, babamla benim karşımda oturmuşlardı. Yanağımı elime yaslayıp çaprazımda oturan Leyl'i izlemeye başladım. Babamlar son aylardaki projeleri incelerken, Leyl'in kaçamak bakışları ara sıra gözlerimi buluyor sonra utanarak hemen geri çekiyordu.
Tatlılığına istemsizce gülümsediğimde, Ali amca'nın bakışları bana değmişti. "Sen niye kendi kendine gülümsüyorsun, Ömer?" Diye sordu tek kaşını kaldırarak.
İfademi hemen düzelttim. "Ben mi? Yok hayır, gülümsemiyorum."
Leyl dudaklarını birbirine bastırmış, gülmemek için kendini zor tutuyordu. Ali amca bakışlarını benden çekerek incelediği dosyalara geri döndüğünde, nefesimi sessizce verdim.
Bir süre daha inceledikten sonra birkaç ayrıntıyı konuşmaya başlamışlardı. Leyl onlara odaklanırken, telefonu cebimden çıkarıp ona mesaj attım.
Ege♡: Sevgili hanımefendi,
Ege♡: Acaba size bir şey teklif edebilir miyim?Bildirim sesi odada yankılandığında, babaların bakışları ona dönmüştü. "Affedersiniz." Diye mırıldandı ve telefonunu eline alarak attığım mesaja baktı. Gözlerini telefondan çekip bana bir bakış attıktan sonra tekrar telefona döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sway
Romance(Tamamlanmıştır.) " When marimba rhythms starts to play. Dance with me, Make me sway. Like a lazy ocean hugs the shore. Hold me close, Sway me more.' Yavaşça sallanmaya başladık göz göze. Benim elerim omzunda duruyor, onun elleri ise belimi sıkıc...