Chapter Two

2.6K 150 298
                                    

Multimedia:
Ela Leyl Karataş
Son feci bisiklet - Manidar
×××××××××××××××××××××××××××××××
Ela Leyl Karataş...

Başımı rahat bir şekilde yastığa sürtürken, uyanmaya başladığımı fark ederek gözlerimi sımsıkı yumup bunu engellemeye çalıştım.

Yanağımda hissettiğim ıslaklıkla irkilmiş ve yatakta dönüp dönüp yere yüzüstü yapışmıştım. Kaşlarımı çatıp zorlukla gözlerimi açtığımda, annemi kapıya yaslanmış, bana bakarken gördüm.

Kaşlarımı düzeltip kocaman gülümsedim. "Günaydın, annelerin birtanesi!" Dedim İ'leri geriğinden bir tık fazla uzatarak.

"Yılışma da kalk. Yerde ne yapıyorsun?" Demişti annem gülerek. Muhtemelen düşüşümün sesini duyup gelmişti odaya.

"Bilmiyorum ki. Uyandım, bir baktım yerdeyim." Dedim kaşlarımı kaldırıp masum bir ifade takınmaya çalışarak.

Annem tek kaşını kaldırarak, "Bak sen şu işe." Dedi. "Neyse. akşama davet var, biliyorsun, ve senin hala bir elbisen yok." Diye devam etti konuşmasına.

"Alırız ya bir yerden. Takma bu kadar, anne. Bulamazsak da, elbiselerimden bir tanesini giyerim, ne olacak?" Dedim, yerden kalkarken.

"Bu rahatlık. Allah'ım sabır ver!" Dedi annem gözlerini belirterek. "Kahvaltı yapıp çıkacağız elbise almaya, ona göre." Diye kızdı sonra da.

"Tamam, Mehtap sultan. Sen ne dersen o." Demiş ve onu biraz yumuşatmak adına yanağına öpücük kondurmuştum.

"Babamdan arabanın anahtarını aldın mı bari?" Diye sordum, yanından ayrılıp yatağımı toplamaya başlarken. Yastık kılıfına yüzümü buruşturarak yere atıyordum, annemin konuştuğu sırada. "Evet, aldım. O şoförle gitti bugün."

"Peki. Ben bir elimi, yüzümü yıkayayım, sonra kahvaltı yapıp çıkarız, olur mu?" Dedim.

"Tamam, ben de hazırlanayım." Demiş ve çıkıp kapıyı kapatmıştı annem.

Odamdaki tuvalette işimi hızlıca hallederek dolabın karşısına geçtim. Gözüme siyah bir sweat ve yine siyah bir pantolon kestirip üstümü değiştirmiştim. Aynanın karşısına geçip elime ilk gelen beyaz şalımı yapmaya başladım.

"Ela! Kime diyorum ben?! İki saattir çağırıyorum." Diye odanın dışından bağıran annemi duyduğumda, "Bir saniye, geliyorum, anne." Demiştim.

Şalımı bağlayıp merdivenleri seke seke inmeye başladım. Mutfağa girdiğimde, annemin muhteşem bir kahvaltı hazırladığını fark etmiştim. Eve henüz yardımcılarımız gelmediği için annem hazırlamıştı kahvaltıyı.

"Oh, Mehtap sultan, döktürmüşsun yine." Dedim sigara böreklerden bir tanesini ağzıma atarak. Masada gördüğüm kreplerle gözlerimden adeta kalpler çıkmıştı. "Anne! Krep de yapmışsın, yerim seni." Deyip annemin yanağından öptüm mutlulukla.

"Afiyet olsun, kuzum." Dedi, sandalyeye otururken. Yanındaki sandalyeyi çekip önümdeki yemeklere yoğunlaştım. On dakika olmadan masayı silip süpürmüş, yemeğimi bitirmiştim.

Annemin garip bakışlarına cevap olarak, "Ne? Dünden beri ağzıma bir lokma girmedi, niye böyle bakıyorsun?" Demiştim ayağa kalkıp.

"Yok, kızım, ne bakacağım? Afiyet olsun." Dedi o da benimle kalkarak.

Elimi annemin yüzüne doğru kaldırdım. Anlamsız bakışlarıyla karşılaşınca, "Arabanın anahtarı, anne." Diye açıkladım isteğimi.

"Ha, öyle desene. Tahmin etmem mi gerekiyor? Allah Allah." Dedi ters bir ifadeyle, anahtarı bana uzatırken.

SwayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin