Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın!
Keyifli okumalar 🌸Uyandığımda hastaneye benzeyen bir odadaydım ama hastanenin o bilindik kokusunu alamamıştım. Burası daha çok bir reviri andırıyordu.
Bilincim yavaş yavaş yerine gelmeye başladığında buranın Kovan'a ait olduğu revirlerden biri olduğunu anımsadım.
Gözlerimi açar açmaz aklıma Merve gelmişti. Kaç saattir uyuyordum? Koluma takılan serumu hiç düşünmeden söküp attım. Aniden doğrulduğumda başım kısa bir an döndü ve gözlerime siyah bir perde indi ama bu saniyelik bir şeydi.
Oda oldukça küçüktü ve içeride benden başka kimse yoktu. Ama koridordan gelen sesler, revirin kalabalık olduğunu hissettiriyordu.
Odamın kapısını araladığımda Kovan'daki insanların birkaçını gördüm. Hepsi öylece kapıda bekliyor ve birbirleriyle konuşuyordu.
Beni gördüklerinde konuşmayı kestiler. Kaşlarımı çattım. "Burada neler oluyor?" diye sordum endişeli bir sesle.
Sesimi duyar duymaz Serkan kalabalığın arasında birdenbire belirdi. "Hey, hey!" diye uyardı ve dikkatli adımlarla yanıma yaklaştı. "Yataktan kalkmamalısın."
"Bir şey mi oldu?" diye sordum merakla. Herkesin burada olması tuhaftı. "Merve'nin durumu nasıl?"
Serkan kolunu omzuma attı nazik bir şekilde. "Her şey yolunda. Nöbet dönüşü kısa bir toplantı için burada buluştuk. Üyeler de sizi görmek istedi," dediğinde kaşlarımı çattım.
"Merve'yi görebilir miyim?" diye sordum.
Serkan tam ağzını açıp bana cevap vereceği sırada Demir'in sesini duyduk. "Yağmur," diye bağırdı. Revirin kapısından öyle hızlı girdi ki hepimiz dönüp kapıya baktık.
Demir revire yeni geldiğine göre benim buraya gelişimin üzerinden çok zaman geçmemiş olmalıydı. Demir duyar duymaz gelmiş olabilirdi.
Birkaç saniye içinde aramıza karıştı ve beni dikkatli ama bir o kadar da hızlı bir hareketle Serkan'ın kollarının arasından çekip aldı.
"Onunla ben ilgilenirim," dedi oldukça sinirli bir sesle. Demir'e baktım. Serkan'a büyük bir nefretle bakıyordu. Sanki iğrenç bir böceğe bakıyormuş gibiydi gözlerindeki ifade.
Demir'in gösterdiği fazla tepkiye ben anlam verememiştim ama Serkan'ın benden uzaklaşması ve Demir'e sanki düşmanına bakıyormuş gibi bakması işleri daha da tuhaf bir hale sokmuştu.
Üstelik Demir'in beni sıkı sıkı tutması diğer insanların da dikkatini çekmiş olacak, herkes pür dikkat bir Demir'e bir de Demir'in üzerimdeki ellerine bakıyordu.
"İçeri geçelim," dedi Demir beni odama doğru kibarca sürüklerken.
Serkan, "Sakin ol Demir," diye ikazda bulunduğunda durmuştuk. Demir'in parmakları yay gibi gergindi. Aldığı nefesi duyabiliyordum.
"Bir daha ona dokunursan seni öldürürüm." Demir konuşmamıştı, adeta tıslamıştı. Serkan'a öyle bir bakıyordu ki her an üzerine atlayamaya hazır bir kaplan gibiydi.
Demir'in bu sözlerini sadece ben değil, revirde bulunan herkes şaşkınlıkla karşılamıştık. Fısıltılar koridoru dolduruyordu. İlk defa iki lider arasında soğuk rüzgarlar esiyordu ve hepimiz bunun farkındaydık.
Demir, Serkan'ın cevabını beklemeden beni odaya soktu. Serkan'ın da cevap vermeye niyeti yok gibiydi.
Odaya girdiğimizde Demir yatağıma kadar bana eşlik etti ve yatmam için yardım etti. Yüzündeki gergin ifade hala duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanus
ActionNice ölüler, nice ölümler gördüm. Çoğu çığlık çığlığa son bulurken, pek azı sessizce olup bitti. Bazılarının ruhu bedenden ayrılıp gökyüzüne süzüldü. Kimininse ruhu yaşayan bedeninde can verdi. Gördüğüm ilk ölüm değildi bu. Sonuncusu ise hiç değild...