22

2.8K 241 25
                                    




"Ve eğer ölüm olmasaydı, neyin peşine koşacaktık?"
-Sohrab Sepehri

***


Işıkları açmadan içeri süzüldük.

Demir açar diye ummuştum ama açmadı. Kapıyı arkamızdan kapattı ve salona geçtik. Küçük bir evim vardı. Apartmanın tam önünde yanan sokak lambası evimi az da olsa aydınlatıyordu.

Korkmamaya çalıştım. Endişelenecek bir şey yok diye düşündüm ama Demir'in yüz ifadesi hiç de öyle söylemiyordu.

"Kimi öldürdüğüm neden bu kadar önemli?" diye sorduğumda Demir güldü. Sinirleri bozulmuş gibiydi.

"Bir grup üyesi kimleri öldürebilir?" diye sordu Demir.

İçimden herkesi diye geçirdim ama sorunun cevabı anlaşılan bu değildi. Öldürmek konusunda pek iyi olmadığım gibi kurallarını da bilmiyordum doğrusu. Boş gözlerle Demir'e bakmayı tercih ettim.

"Gerçekten, nerede yaşıyorsun?" Bilgisizliğime hayretle bakıyordu. "Bez bebek falan mısın sen?" diye de kızdı.

"Ben sadece canımı kurtarmanın peşindeyim. Kurallarla ilgilenmiyorum." Kimseye zarar verilmediği sürece kuralları da bilmenin bir önemi yoktu. Ben sadece çalardım. Karda yürürken bile izimi belli etmezdim.

Demir kaşlarını çattı. "Kurallarla ilgilenmiyorsun?" dedi sakin bir sesle. Düşünüyor gibi yaptı. "O zaman bu işten sıyrılmayı sana bırakmalıyım. Hem belki ders alırsın."

"Hangi iş?" dedim korkarak. Sıyrılmak kelimesi içimi titretti.

"Fanus'ta kimler maça dövmesi taşıyor biliyor musun?" diye sordu gözlerimin içine bakarak. "Tabii ki bilmiyorsun!" Ses tonu yükselmişti. Bana bağırması hoşuma gitmedi.

"Beş büyük grup," diye mırıldandı. "Daha önce bahsetmiştim. Kovan, Papaz, Cennet, Ordu ve ..." Ne düşündüğümü merak ediyormuş gibi bana baktı. "Maça."

"Maça mı?" diye sordum. "Bu gruplar dokunulmaz falan mı?" dedim kibirle. Ellerimi de göğsümde birleştirmiştim.

"Aptal mısın?" diye çıkıştı Demir.

İnanamayan gözlerle ona baktım. "Evime gelip bana hakaret edemezsin."

Burun kemerini sıktı. "Öldürdüğün kişi Maça'nın veliahtı."

Yanii? diye söylendim ama içimden. Veliahtları öldürmek yasak mıydı?

"Maça'nın liderinin takıntılı olduğunu herkes bilir, bir kişi dışında." Göz ucuyla bana baktı. "Oğlunu kimin öldürdüğünü araştırıyor."

Kibirli duruşum darma duman oldu. Titreyen gözlerle Demir'e bakıyordum. "Oğlunu ben mi öldürdüm yani?" diye sordum korkuyla.

Ellerini iki yana açtı. "Öyle görünüyor."

"Ama onun, o kişi olduğunu bilmiyordum." Savunmam hazırdı ama ne kadar işe yaracağı konusunda emin değildim.

"Fanus'ta senden bir tane daha yok." Her defasına bana hayret etmesi şaşılacak şeydi doğrusu.

Ellerimi Demir'e doğru uzattım ama aramızdaki mesafeden dolayı ona ulaşmam zordu. "Ölecek miyim yani?" diye sordum tedirgin bir sesle.

"Eğer yakalanırsan korkarım ki evet," dedi benim aksime daha da sakin bir tavırla.

"Hayatımda ilk kez birini öldürüyorum ve şu başıma gelenlere bak." Parmaklarımı saçlarımın arasına soktum ve çekiştirdim. Kendime gelmeye ihtiyacım vardı ama bir türlü gelemiyordum.

FanusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin