Keyifli okumalar 🌸Taylan... Aklımdan sürekli bu ismi geçirmeye çalıştım. Dikkatim tamemen dağılmıştı ve odaklanamıyordum. Kin ve merak tüm vücudumu sarmıştı.
"Sikerler böyle işi!"
Merdivenleri tırmanmaya başladım. Taylan'ın hangi kata çıktığını kaybetmiştim. Üst kattaki balkona doğru yürüdüm. Salon buradan net görünüyordu. Görevi tamamen unutarak salonda kırmızı elbiseli kadını aradım ama yoktu.
Balkonun köşesinde Cem'i gördüm. Bana eliyle dört işareti yaptığında direkt asansöre baktım. Dördüncü katta çıkıyordu. Beklemeden merdivenlere yöneldim. Dördüncü kata vardığımda henüz odaya girmemişlerdi. Taylar yanında bulunan iki korumasına kısık bir sesle kızıyordu. "Ne demek yoklar. Gidip hemen o piçleri bulun."
Korumalar Taylan'ı bırakıp asansöre bindi. Büyük ihtimalle Cem ve Ali'nin ortadan kaldırdığı adamları arıyorlardı. Avukat 448 numaralı odanın kapısını açtı ve içeri girdiler. Avukatı varken odaya öylece dalamazdım ama korumaların kısa sürede dönme ihtimali vardı.
Kulaklığıma dokundum. "Korumalar durumu anladı. Aşağıya iniyorlar. Üç kişiler." Ali ve Cem'in beni dinlediğini biliyordum. Artık korumalar için de endişelenmeme gerek yoktu. Fakat Taylan ya da avukatı onların yokluğundan şüphelenmeden önce onu öldürmeliydim.
Kırmızı kıyafeti bir süre aklımdan sildim. Şimdi gayet sakin ve öldürmeye odaklıydım. Odanın kapısına doğru yürüdüm ve kapıyı tıklattım. Tahmin ettiğim gibi kapıyı avukat açtı. Maskesini çıkarmışyı. "Evet?"
"Efendim, beni Enver Bey gönderdi. Avukatıyla ilgili bir sorun çıkmış. Bir konuda bilgi almak için sizi çağırıyor." Enver denilen adam şu an Sedat'ın peşinde olduğu adamdı. Birbirlerini tanıdıklarını ve ortak iş yaptıklarını biliyordum. Avukatın yüzünden herhangi bir şüphe hissetmeyince yanılmadığımı da anlamış oldum.
"Bekle biraz," dedi ve kapıyı yüzüme kapattı. Her ihtimale karşı bıçağımı elime aldım. Yalanımı anlayıp kapıyı açar açmaz beni vurması uzak bir son değildi. Kapıyı açtığında ise sadece maskesini tekrar takmış olması plana sadık kalmam gerektiğini gösteriyordu. "Gidelim." Önümden yürüdü. "Hayvan herifler. Bir siki doğrultamıyorlar."
Arkasından sakince yürüdüm. Koridorun sonuna geldiğimizde adamı kaşla göz arasında merdiven boşluğuna ittirdim. Avukat yere düşmenin etkisiyle bağıracakken kafasına bir tekme indirdim. Kafası duvara çaprtı ve saniyeler içinde bayıldı. Aslında onu öldürmeliydim ama içimden gelmedi. Bu haldeyken kimseye bir zararı olmazdı. Adamı bırakıp doğruca odaya yürüdüm. Kapıyı tekrar çaldım. Taylan dalgın bir halde kapıyı açtı ve gelene bakmadan direkt geri döndü. "Ne çabuk geldin?" dediğinde bana bakmak için arkasını döndü.
Beni görünce sendeledi. "Sen de kimsin?" Gözlerindeki korkuuyu görebiliyordum. Bıçağımı göz hizasına getirdim ve maskesini işaret ettim.
"Öncelikle," diye mırıldandım. "Emin olmam için maskeni çıkarabilir misin?" Ona doğru bir adım attığımda o da geriye doğru gitti.
"Biri yardım etsin!" diye bağırmaya başladığında üzerine atladım. İri bedeni yatağa çakıldı ve debelenmeye başladı. Maskesini çıkararak onun aradığım kişi olduğunu tespit ettim. Hiç beklemeden büyük bir soğukkanlılıkla boğazını kestim. Boğazından akan kan beyaz çarşafı kısa sürede kırmızıya boğadığında bıçağımı adamın takım elbisesine sildim ve odadan çıktım.
En azından bu sefer hiçbir yerim kan olmamıştı. Asansörü çağırdım. Bunun için vaktim vardı. Kulaklığıma dokundum. "İşlem tamam. Çıkmak için hazırım." Asansör olduğum katta durunca konuşmayı kestim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanus
ActionNice ölüler, nice ölümler gördüm. Çoğu çığlık çığlığa son bulurken, pek azı sessizce olup bitti. Bazılarının ruhu bedenden ayrılıp gökyüzüne süzüldü. Kimininse ruhu yaşayan bedeninde can verdi. Gördüğüm ilk ölüm değildi bu. Sonuncusu ise hiç değild...