11

2.8K 227 23
                                    




"Onu felaketten kurtaran şeyin bir rastlantı olduğunu görürüz.
Ve rastlantılarla neler neler olmuyor bu dünyada!"
-Dostoyevski

***

"Ve şimdi cezanı ödemeye hazır olsan iyi olur." 

Aklımdan hızlıca ihtimalleri geçirdim. İçlerinden en iyisi beni kısa ve acısız bir şekilde öldürmesi olurdu. Türlü türlü işkenceleri ve Kovan'dan atılma fikrini düşünmemeye çalıştım.

"Bak, özür dilerim." Kaldırımda bir adım geriledim. Suçumu kabul etmek ve bu işten sıyrılmak şimdilik en iyisiydi. Aksi takdirde Demir beni çiğ çiğ yiyebilecek bir adamdı. "Bütün gece türlü belalarla uğraştım zaten. Daha fazla sorun çıksın istemiyorum."

Demir sinirli bir kahkaha attı. "Bir noktada yanılıyorsun. Sorunu ben değil sen çıkardın." Arabasına vurmak resmen aptallıktı. Özellikle ondan bebeğim diye bahsediyorken.

"Haklısın, arabana vurmamalıydım. Özür dilerim." Hala üzerime gelmeye devam ediyordu ve ben koşmak için zaman kollamaya başlamıştım.

"İşte, bu kadar kolay." Kollarını iki yana açtı. "Hatanı kabul edeceksin ve alttan almasını bileceksin." Önce ne dediğini anlamaya çalıştım. Kaşlarım çatıldığında iması yeni dank etmişti. "Eğer aynısını on dakika önce yapsaydın yarın Kovan'a gelebilirdin. Kendini iki günlüğüne tehlikeye atmış olmazdın."

"Haklıydım!" dedim sinirle. "Olanları biliyorsun? Beni nasıl oyuna getirdiklerini. Üstüne bir de hiçbir şey yokmuş gibi bana diklenmesi.." dedim. Sinirli ve hayret içindeydim. Hala o kızı darmaduman etmek istiyordum.

"Kim haklı olursa olsun kural kuraldır."

Kollarımı göğsümde birleştirdim. "Aklımda tutarım," dedim gıcık olmaya çalışarak.

"Tutsan iyi olur." Demir tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. "Ve ikinci kural." Elini Mustang'ının üzerine koydu ve hafifçe okşadı. "Bebeğime vurmanın cezası yerinde yapılan sıkı bir düellodur."

Gözlerim irice açıldı. Bir Demir'e bir de kendime baktım. Altında ezilip kalmam muhtemeldi. "Sokak ortasında seninle dövüşecek değilim," dediğimde çoktan üzerime gelmeye başlamıştı.

"Yaklaşma." Hızlı adımlarla geri geri yürümeye başladım. İki elim dur işaretiyle Demir'e doğru uzanmıştı. "Böyle bir kuraldan haberim yoktu."

"Artık var," dedi Demir. Resmen eğleniyordu.

"Bir daha yapmayacağıma söz veriyorum," dedim telaşla ama duracağı yoktu. Hızla arkama dönüp koşmaya başladıktan saniyeler sonra beni belimden yakalayıp havaya kaldırdı.

"Bırak beni! Yoksa.."

"Yoksa ne?" Mustang'a doğru ilerliyorduk ve ayaklarım yerden resmen kesilmişti.

"Arabanı parçalarım!" diye bağırdım. Eğer beni bu savaşa sürüklerse kaybeden kesinlikle güzel bebeği olurdu.

Tekrar güldü. Hem de sesli. Cesaret edemeyeceğimi sanıyordu ama ara ara yürek yediğimi bilmesi gerekiyordu. Mustang'ın yanından geçerken bacağımı uzanabildiği yere kadar savurdum ve arabanın camına sağlam bir tekme indirdim. İkincisi tam yoldayken Demir beni sertçe yere bıraktı.

İnanamayan gözlerle önce arabasının camına sonra yerden kalkmaya çalışan bana baktı. "İşte şimdi öldün."

Anında toparlanıp arabanın diğer tarafına geçtiğimde burnundan soluyan Demir'i rahatça görebiliyordum. "Bilemeden oldu," dedim soluk soluğa.

FanusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin