Vay canına! Keyifli okumalar 🌸Aradığım şeyi silah kemerimin küçük gözünde buldum. Demir kendi kemerini de benim kemerimi de özenle doldururdu. Minik bir sis bombazı bizi gizleyecek zamanı bize tanıyabilirdi.
"Demir," dedim çaresizce. Yüzüme baktı. "Ellerini çözdüğüm an kaçabilir misin?"
Başını sallamakla yetindi. "Doğruca binadan ayrıl. Sakın beni bekleme, anlaştık mı?" Bu sefer cevap vermeden yüzüme baktı. "Anlaştık mı?" diye sordum tekrar.
İsteksizce "Tamam," dedi.
Telefonum çalmaya başladı. Açtım. "Sıkıldım," dedi bıkkın bir sesle. "Vedalaşmanız bitti mi?"
"Evet."
"O hakde seni podyuma alalım."
Yerimden kalkarken "Hazır ol," dedim dudaklarımı oynatarak. Demir duruşunu dikleştiedş. Demir'den uzaklaşıp ortada bir yerlerde durdum.
"Eee, kararını verdin mi?"
Tekrar "Evet," dedim yalandan korkmuş gibi yaparak. "Demir'in yaşamasını istiyorum. Beni öldür."
"Hahaha!" İğrenç kahkahası kulağıma doldu. "Ne büyük fedakarlık."
Dıt dıt dıt.
Telefon kapandığı anda sis bombasını Demir'e doğru fırlattım. Ben de beklemeden yere yattım. Sis bombası patladığı anda nişancının mermisi başımın üzerinden geçti. Hızla Demir'e koştum ve bıçağımla iyi kestim.
Demir'in kolları yere düştü. Bir mermi daha hemen yanımızdan geçip gitti. "Koş!" diye bağırdım.
Birlikte alt kata indiğimizde silahım elimdeydi. "Koşmaya devam et!" diye bağırdım Demir'e. Ben çatıyı gören bir pencerenin önünde durdum. Nişancıyı nişan aım anda ateş ettim. İstediğim gibi onu başından vuramadım ama acıyla kolunu tutuyordu. Bu bizim için yeterliydi.
Demir hala buradaydı. "Ne duruyorsun? Koş!"
Uzandı ve silah kemerimden diğer silahımı aldı. Gözlerimi çatıdan ayırmadan "Ne yapıyorsun?" diye bağırdım.
Nişan aldığında acıyla yüzünü buruşturdu. "Seni bırakacağımı mı sandın?"
"Onu öldürmeden gitmeyeceğim," dediğimde göz ucuyla Demir'e baktım. "Vücudun buna dayanamaz. Lütfen beni dışarıda bekle."
"Kaçtı," dediği an tekrar çatıya odaklandım. Beni dinlemiyordu. Birlikte merdivenlere yöneldik.
"Binaya gireceğim," dedim nefes nefese. "Kaçmasına izin veremem."
Çıkış kapısının önünde durduk. Hükümet binasının bu kadar boş olmasına şaşırıyordum. Gerçekten de Demir'in dediği gibi zor zamanlar mı geçiyorlardı ya da kimse bu meseleye karışmak mı istemiyordu emin değildim. Çoğunun hapse girdiğini zaten duymuştuk.
Demir, "Üç dediğimde," diye araya girdi. Başımı salladım. "Bir." Çok geçmeden binadan ayak sesleri sonunda duyulmaya başladı. "İki." Demir'in baskın sesini duyunca dikkatimi topladım. "Üç!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanus
AksiNice ölüler, nice ölümler gördüm. Çoğu çığlık çığlığa son bulurken, pek azı sessizce olup bitti. Bazılarının ruhu bedenden ayrılıp gökyüzüne süzüldü. Kimininse ruhu yaşayan bedeninde can verdi. Gördüğüm ilk ölüm değildi bu. Sonuncusu ise hiç değild...