68

491 42 0
                                    




"Aynı kişiyi asla iki kez bulamayacaksın,
Aynı kişide bile."
-Birakval

Merve akşama kadar bana Kovan'ı yeniden tanıttı. Bunu ikinci kez yapması komikti ama o buna aldırmadı. Ben de kendimi geliştirmek için bir süre antrenman yaptım. Geç saatte yatakhaneye dönmeme rağmen ne Demir'i ne de diğerlerini görmüştüm. Ne yaptıklarını merak ediyordum. Barış bu şekilde yoğun olmaya devam ederse Cemre'yi bulmam gecikecekti. Duştan sonra yatağıma girip derin bir uykuya daldım.

Sabaha karşı insanların fısıltılarıyla uyandım. "Siz de gördünüz mü? Onu kontrole mi geldi?" Bakışlar üzerimdeydi ama herkes bunu elinden geldiğince gizli yapmaya çalışıyordu.

Yatağımda doğruldum. Merve havlusunu dolaba yerleştiriyordu. Paçasından tutup çekiştirince eğilip bana baktı. "Uyandın mı?"

"Bir şey mi oldu?" diye sordum.

Merve etrafındaki kızlara uyaran bakışlar attıktan sonra tekrar bana döndü. "Gece Demir buraya gelmiş. Onu konuşuyorlar."

Kaşlarımı çatarak "Neden buraya gelsin ki?" dedim.

"Sanırım seni kontrol etmek istedi. Gece geç saatte dönmüşler."

"Dönmüşler mi?" dedim hemen. Yerimden kalktım. Barış'ın Cemre'den haber olup olmadığını öğrenmek için hızlıca giyindim ve onu bulmak için odadan çıktım.

Ara koridordan geçip ana salona vardım. Göz ucuyla yukarı, Demir'in odasına baktım. Kapısı açıktı. Barış'ın orada olup olmadığını düşünerek yürürken birine çarptım. "Ben de sana bakmaya geliyordum."

Demir'in sesi kulaklarıma doldu. Birkaç adım geri çekilip kollarımı göğsümde birleştirdim. "Elini kolunu sallayarak kadınların yatakhanesine girmek ne kadar doğru?" diye sordum sert bir tavırla.

O da benim gibi kollarını göğsünde birleştirince kasları tişörtünün altında belirginleşti. "Ahlaki değerlerimizi gözden mi geçiriyoruz." dedi benim aksime daha yumuşak bir sesle.

Dün vedalaşırken bana karşı çok soğuktu ama şimdi o soğuk hallerinden eser yoktu. "Senin için kadınların özel alanına dalmak basit bir eylem olabilir ama bazılarımız bundan rahatsız."

"Ben bundan hoşlanacaklarını düşünmüştüm."

"Ama benim hoşuma gitmedi."

"Evet çünkü beni görmedin. Mışıl mışıl uyuyordun."

"İlgi çekmek istiyorsan şimdi girebilirsin. Bazıları eminim ki seni tekrar görmek için sabırsızlanıyordur."

Dudağının sağ kıvrımı havalandı. "Bu kıskandığını söylemenin ilkel bir yolu mu?"

"Hayır!" diye çıkıştım. "Sadece gözümü açar açmaz neden senin adını duymak zorunda olduğumu merak ediyorum."

Omuz silkti. "Buna kaderin cilvesi diyoruz."

"O halde kaderin bu cilvesini tüm gün bir daha görmek istemiyorum." Demir'in yanından geçip gittim.

Kovan'ı biraz dolaştıktan sonra Barış'ı eğitim alanında buldum. "Selam," dedim dikkatini çekmek için.

Beni görünce yumruk attığı kum torbasını durdurdu. "Selam Yağmur. Nasılsın?"

"Haber var mı?" diye konuya girdim.

Barış eldivenlerini çıkardı ve terini sildi. "Dışarıda konuşalım mı?"

Birlikte bahçeye çıktık. Barış çantasını arabasına yerleştirirken ben de kalçamı arabasına yaslandım. Sakin görünüyordu, fazla sakin. "Bir sorun mu var?" diye sorduğumda arabanın kapısını sertçe kapattı. İstemsizce kaşlarımı çattım. Yüz hatları keskinleşti.

FanusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin