Konuyu unutanlar bir önceki bölüme kısa bir göz gezilebilir. Şimdiden keyifli okumalar 🌸Kulaklarıma dolan silah seslerini duymamaya çalıştım. Kendimi gemiye attım ve olduğum yerde yere çöktüm. Dizlerimin üzerine kapandım ve başımı iki elimin arasına alıp dizlerime gömdüm.
Gidiyordum. Bu cehennemden sonunda kurtulacaktım. Varlığını bile bilmediğim bir dünyaya adım atmama çok az kalmıştı. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi.
Ama bu heyecan tam olarak ne içindi? Kulaklarımı ne kadar kapatsam da bu cehennemin seslerini beynimin derinliklerinde hissediyordum. Nereye gelsem benimle birlikte geleceklerdi ve asla susmayacaklardı.
Ben, nereye aittim? Kendimi bir buğday tarlasında hasattan sonra bırakılmış, terk edilmiş, fark edilmemiş bir kabak gibi değersiz hissediyordum. Tek başıma pek de değerli değildim.
Burada olan hayatımı düşündüm. Bir evim vardı. Kovan.. Belki de bu gece dağılıp gidecekti ve geriye sadece silik anılarımız kalacaktı ama ben yolumu kaybetmişken beni alıp koynunda büyütmemiş miydi? Onu bırakabilir miydim?
Arkadaşlarım... Hepsinin bugün Kovan için savaşacağına emindim. Hiç kimse Kovan'ı terk etmeyecek ve ölüme yürüyecekti. Onların yanında olmazsam artık onlara "arkadaşım" diyebilecek miydim?
Ve Demir...
Kalbim bir anda bozuk bir saatin yelkovanı gibi yavaşladı. Bir anlığına nefesim kesildi.
Kafamı kaldırıp geminin dışına, geldiğim yöne baktım. Gitmiş olabilir miydi? Tekrar dönmek için çok mu geç olurdu?
Başımı önümde uzanan ufka döndürdüm. Orada beni güzel bir hayat bekliyor muydu? Silahların patlamadığı, kıyafetlerimin kirlenmediği ve bir sonraki gün yaşayıp yaşamayacağımın kaygısızlığı...
Demir'i seviyorum. Ona aşığım. Bu gerçeği kendime söylerken bile zorlanıyorken dönüp onunla bir hayat kurma fikri beni yiyip bitiyordu. Tek derdimiz hayatta kalmakken, onunla hayallerimdeki gibi bir aşk yaşayabilir miydim?
Bensiz yapabilir, diye düşündüm. Şu an beni düşünmediğinden emindim. Bana ihtiyacı yok. Şimdi savaşmak zorunda olduğunu biliyordum.
Onunla birlikte savaşmadığım için hata mı yaptım? Kolaya kaçtığımı düşünüyordur muhtemelen. Gitmekte bu kadar ısrarcıyken ona onu sevdiğimi kolayca söyleyebilir miydim?
Eğer gidersem geri dönüşü olmayacağını biliyordum. Demir'i sonsuza kadar kaybedecektim. Belki de Kovan için savaşırken ölecekti ve ben bunu asla bilmeyecektim.
Hemen yerimden kalktım. Kovan umrumda değildi. Demir.. Benim için önemli olan Demir'di. Onu kaybetmeyi göze alamazdım. Bunu neden bu kadat geç fark ettiğimi düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordum.
Geri dönmeliyim, diye düşündüm. Dönüp Demir'le savaşmalıyım. Kovan umrumda bile değildi. Eğer Kovan'ı kaybedersek yeni bir grup kurabilirdik. Önemli olan Demir'le olmam, dedim içimden. Onunla olduktan sonra nerede olduğumun bir önemi yoktu.
Onu seviyordum ve onunla olmak istiyordum. Parlak bir gökyüzüne ihtiyacım yoktu. Eğer bir sonraki gün hayatta kalacaksam yanımda Demir'in olmasını istiyordum. Çiçeklerin kokusunu getiren rüzgarın saçlarımı okşamasındansa Demir'in kanlı elleri saçlarımı okşayabilirdi.
Gözlerimden bir damla yaş aktı. Demir'i şimdiden deliler gibi özlediğimi fark ettim. Ben ayağa kalkınca geminin kaptanı bana tuhaf tuhaf baktı.
Aceleyle konuştum. "Bir sonraki sefer ne zaman olacak? Yani bir sonraki gemi.."
Heyecanla konuştuğum için kelimeler ağzımdan karmakarışık çıkıyordu ama kaptan beni anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanus
ActionNice ölüler, nice ölümler gördüm. Çoğu çığlık çığlığa son bulurken, pek azı sessizce olup bitti. Bazılarının ruhu bedenden ayrılıp gökyüzüne süzüldü. Kimininse ruhu yaşayan bedeninde can verdi. Gördüğüm ilk ölüm değildi bu. Sonuncusu ise hiç değild...