"Nedir bu insan? Bir aradayken nadiren barış içinde yaşayan yabani yılanlardan oluşan bir yumak.
Kendi başlarına giderken uzaklara ve av ararlar yeryüzünde."
-Nietzsche***
"Liderlerin geleceği falan yok," diye iç geçirdim. Saatlerdir beni bu odaya hapsetmişlerdi ve ikisi de hiç kımıldamadan öylece oturuyorlardı.
"Hem o havuç kafa nerede? İlk o başlattı ama burada hapis tutulan benim."
"Aşağıda," dedi Ali sakince. Yavaş yavaş uykusu geliyordu. "Bekliyor."
Saatime baktım. 3:28.
"Liderlerin geleceklerinden emin misiniz? Yani demek istediğim, boşuna beklemiyoruz ya?"
"Haberleri var," diye araya girdi Cemre her zamanki itici ses tonuyla. "Gelecekler."
Bugünün yorgunluğu yeni yeni üzerime çöktüğünde deri koltukların bulunduğu yere geçip oturdum. Rahat ve konforluydu. Sırtım direkt içeri gömüldüğünde bütün kemiklerimin ağrıdığını yeni yeni hissediyordum. Gözlerim benden izinsiz kapanmaya başladığında direnmeye çalıştım ama uyku feci halde tatlıydı.
İsmim fısıltıyla mırıldanıldığında telaşla gözlerimi açtım. Demir tam tepemde üzerime eğilmiş bir vaziyette bana bakıyor ve ismimi mırıldanıyordu. "Nasıl?" dedim sersemce. Yerimden doğrulup elimi koltuğun başına koydum ama Demir'in elinin hemen üzerindeydi artık elim.
Tatlı bir rüyanın ortasındayken boşluktan aşağıya düşmüş gibi hissediyordum ve dokunmamam gereken bir şeye konuyordum. Demir birleşen ellerimize baktığında hemen elimi geri çektim. "Kalk bakalım."
Koltuktan kalktığımda boş olda şimdi doluydu. Ali ve Cemre hala buradaydı ama onlara liderler ve turuncu saçlı kız da eklenmişti. Okan'ın da hala burada olması şaşırtıcıydı.
"Anlatın bakalım," dedi Serkan elini ceplerinden çıkardığında. Yorgun gözüküyordu. "Burada neler oluyor?"
Demir'in hemen arkasından ilerleyerek masanın yanına gittik. Demir'in durduğu yerde, yanında durdum. Serkan ve havuç kafa tam karşımızdaydı. Okan ise hemen arkalarında.
Cemre kollarını göğsünde birleştirdi. "Grubun huzurunu kaçırmak ve kavga ortamı yaratmak suçtur," dediğinde herkes başını salladı. "Bu ikisi engel olmasaydık kavga edeceklerdi. Küçük bir çocuk gibiler ve disiplin nedir bilmiyorlar." Tıpkı bir anneye benziyordu. "Özellikle yeni gelen kız dur durak bilmiyor." Doğrudan Demir'e bakıyordu. "Geçen gün benimle bile tartıştı." Tiksinti dolu ifadesi beni buldu.
Cemre'yi ciddiye alacak değildim ama liderleri doldurmasına da göz yumamazdım. "Harika," diye sessizce mırıldandığımda Demir koluyla beni dürttü.
"Bize zorluk mu çıkaracaksın?" diye sordu Serkan.
"Hayır," diye cevap verdim. Öyle bir amacım yoktu.
"O halde bu fevrilik neden?"
"Fevri falan değilim," diye çıkıştım. "Her şeyi o başlattı," dedim parmağımla havuç kafayı işaret ederek. "Ve arkadaşları."
Serkan bakışlarını benden çekip havuç kafaya çevirdi. "Öyle mi Begüm? Yağmur'a ne söyledin de sinirlendi?"
"Sinirlenmesi için ona bir şey söylememe gerek yok. Zaten hep öyle."
İnanamayan gözlerle Begüm'e baktım. Kesinlikle iyi bir dayağı hak ediyordu. Yumruk yaptığım elimi ağzının ortasına geçirmemek için kendimi zor tutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fanus
ActionNice ölüler, nice ölümler gördüm. Çoğu çığlık çığlığa son bulurken, pek azı sessizce olup bitti. Bazılarının ruhu bedenden ayrılıp gökyüzüne süzüldü. Kimininse ruhu yaşayan bedeninde can verdi. Gördüğüm ilk ölüm değildi bu. Sonuncusu ise hiç değild...