57

687 55 16
                                    





Keyifli okumalar! 🌸

Durdum. Kapının kolunu bıraktım ve Demir'e döndüm. Duruşumu dikleştirdim. Dişlerini öyle birbirine kenetlemişti ki çene kasları belirginleşmiş, yüzündeki kemikler özenle hizalanmış, onu daha da yakışıklı göstermeye çalışıyorlardı.

Sözlerindeki netlik bedenine de yansımıştı. Dikkatlice ona baktım. Alacağım kararın sonuçlarını düşündüm. Bütün bunlar onu kaybetmeye değer miydi? Ya da onu gerçekten kaybedebilir miydim? Bu ihtimal aylar öncesinde bana çok uzak gelirken şimdi yüzleşiyor olmak beni derinden yaraladı.

Yine de içten içe bu sözlerine gülmek istedim. Bazı konularda bu kadar aptal olduğunu görmek beni güldürdü. Onun hala bir insan olduğunu hatırladım.

Gözlerimdeki vazgeçmişlik yüzüme yansımış olamlıydı. "Benim sözlerim senin için bir şey ifade etmedi mi?" diye sordum. "İki gün önce seni bir daha görmek istemediğimi söylediğimde beni ciddiye almadın mı ya da bunu yapmaya cesaretim olmadığını mı düşündün? Sen beni zaten çiğnedin Demir. Eğer her şeyi bitirmek atıyorsan durma! Bunun için bir bahane aramana gerek yok."

"Bu bir bahane değil Yağmur. Eğer bu kapıdan çıkıp o adamın kollarına gidersen adını unutacağım."

Kalbim tekledi. Kollarında olmak istediğim tek kişi karşımdaydı. Ama geri dönemezdim.

"Bu kapıdan çıkacağım," dedim kendimden emin bir sesle. "Ama o adamın kollarına gitmek için değil, senin gibi bir adamdan kaçmak için. İki gün sonra görüşürüz."

Ve odadan çıktım. Pansumanımı kendim yaptım. Barış'ı görmek istemedim. Eğer bu odadan çıktıktan sonra onunla konuşursam kendimi onun kollarına atmış gibi hissedecektim. Tıpkı Demir'in dediği gibi. Barış'ın ısrarlarına rağmen Kovan'da kaldım. Bu gece onunla kalacak cesaretim yoktu.

Ertesi gün Barış'ı görmemek için epey çabaladım. Yemeğe en erken saatte gidip hemen yatakhaneye geri dönüyordum. Bu sayede ne Barış'ı gördüm ne de Demir'i. Tüm gün yağmur yağdı. Barış dün geceden sonra aramadı. Yalnız kalmak istediğimi söylediğimde bunu saygıyla karşılamıştı ve benimle konuşmak için ısrar etmedi.

Şimdi de ranzamda uzanıyordum. Saat çoktan gece yarısını geçmişti. Yarın gece sıcak yatağımda olmayacağımı bildiğimden örtümün altına iyice sokuldum. Gözüme uyku girmiyordu. Yarının gecesini ve görevi düşünmek beni hem heyecanlandırıyor hem de korkutuyordu.

Yastağımın altındaki telefonum titredi. Mesaj Barış'tandı. "Uyudun mu?"

Cevap verip vermemek arasında kaldım ama daha fazla onun kalbini kırmak istemedim. "Hayır," diye yanıtladım. "Sen neden uyumadın?"

"Seni görmeden uyuyamıyorum. Sanırım alışkanlık oldu." İstemsizce gülümsedim.

"Aç mısın?" diye sordum.

Bir süre cevap gelmedi. O sırada sessiz bir şekilde yatakhabeden nasıl çıkacabileceğimi düşünüyordum.

Cevap geldi. "Senin için yemekhaneye sızabilirim."

"Hırsız olan benim. Bunu yapan kişi ben olmalıyım."

Kahkaha attığını hissedebiliyordum. "Pekala, seni yemekhanenin kapısında bekliyor olacağım."

FanusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin