3

3.7K 284 13
                                    




"Unutmamalısınız ki iyi bir tazı, kokuyu aldı mı artık durdurulamaz."
-Agatha Christie

***

"Seni öldürmeyeceğiz."

"Yalnız kalırsam öleceğim," dedim. Gerçekler zaten ortadaydı. Savaşmayı bile bilmiyordum.

"Ah," dedi alaylı bir tavırla az önce dört kişiyi birden öldüren adam. "Yeni bir kaybolmuş daha."

"Aslında bir hafta kadar oluyor, değil mi?" diye sordu daha demin boğazıma bıçağını dayayan adam. "Bir haftadır hayatta kaldığına göre bundan sonra da başının çaresine bakabilirsin."

"Bırak şu ağlak kızı da gidelim," dedi diğeri tekrardan ve aynı anda arkalarını dönüp yürümeye devam ettiler.

Son raddedeydim ama sonunda kendimi bıraktım. Bütün gece burada ağlayarak ölmeyi bekleyecektim. Son kez "Ölmek istemiyorum," dediğimde boğazıma bıçak dayayan adam durdu. Onun durduğunu görünce diğeri de derin bir nefes eşliğinde durdu. "Tazı.." diye söylendi.

Tazı denilen adam "Kimin grubundaydın?" diye sorduğunda diğer adam elini alnına götürüp sabır çekmekle meşguldü.

"Kimin grubunda olduğunun ne önemi var. Daha kendini korumayı bilmiyor. Kimseye bakıcılık yapamayız."

Hemen araya girip "Ahmet," dediğimde ikisininde kaşları çatıldı. "Balık Ahmet'in."

"Balık Ahmet'in incisi.."

"Benim!" dedim gözyaşlarımı silerek. Kimse ne yaptığımı tam olarak bilmiyordu ama herkes Balık Ahmet'in incisinin namını hayatlarında bir kez olsun duymuştu. "Hepsi öldü," dedim burnumu çekerek. "Eğer beni grubunuza alırsanız.."

"Adın ne?" diye sordu arkadaki adam. Bana soru sorması Tazı denilen adamın yüzünü anlıkta olsa yumuşatmıştı. Aralarında bir tür mesaj niteliği taşıyordu bu konuşma ama şu an bunu düşünecek vaktim yoktu. Kendimi en iyi şekilde pazarlamam gerekiyordu bu iki adama.

"Yağmur," dedim hızla.

Tazı denilen adam "Bizimle gel," dediğinde arkadaşı da hiçbir şey söylemeden arkasına döndü ve yürümeye başladılar.

Bense dumura uğramıştım resmen. Beni kabul etmişler miydi yani? Yine de erkenden sevinmemem gerektiğini biliyordum. Bu gece de ölmeyeceğimin bilincinde arkalarından yürüdüm. İkiside sokağın sonunda park ettikleri arabaya atladıklarında onları taklit ederek ben de arka koltuğa yerleştim.

"Adım Serkan," dedi arabayı süren adam. "Bu da Demir."

"Tazı?" diye patavatsızca sordum aptallık ederek. İkisi de güldüğünde biraz rahatlamış olmayı dilerdim ama öyle bir şey olmamıştı.

"İyi iz sürerim," dedi Demir imalı ses tonuyla. Bu konuyu daha fazla uzatmamak için sustum.

Serkan tekrar söze girdi. "Bizler grup liderleriyiz."

"İki lider mi var?"

Tekrar güldüklerinde komik bir şey söyleyip söylemediğimi düşündüm kısa bir süre. "Anlarsın," dedi Demir camını kapatırken. Belinden bıçağını çıkardığında arabada durmuştu. "Cemre'yi ara. Grubu bir saate toplasın." diyip arabadan indiğinde Serkan başıyla onayladı Demir'i.

Gözlerim Demir'i takip ederken kulağım Serkandaydı. Demir pek de şaşalı olmayan bir gazinoya girip gözden kaybolduğunda başımı Serkan'a çevirdim.

"Grubu bir saate topla," dedi Serkan telefonda konuştuğu kişiye. "Toplantı var. Uzatma Cemre, dediğimi yap. Geldiğimizde öğrenirsin," dedi ve telefonu kapattı.

FanusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin